1984is possibly the definitive dystopian novel, set in a world beyond our imagining. A world where totalitarianism really is total, all power split into three roughly equal groups--Eastasia, Eurasia, and Oceania. 1984 is set in Oceania, which includes the United Kingdom, where the story is set, known as Airstrip One.
Ancak 1984 kurgu ve konu olarak daha zorlayıcı, sarsıcı bir okuma oldu. George Orwell, “1984” romanını ‘’Avrupa’daki Son Adam’’ adıyla yayınlamak istese de yayıncının müdahalesi ile “1984” adı ile yayınlanır. Hayvan Çiftliği’nde pek çok siyasetçiyi hedef alan yazar acaba kitabın adını seçerken; kimi
GeorgeOrwell adlı yazara ait 1984 (İngilizce) kitabı kapıda ödeme, taksit seçenekleri ve %36 indirimli Sözcü Kitabevi'nden satın alabilirsiniz.
1984Kitap İncelemesi, George Orwell. “1984”. Bu şekliyle söylendiğinde ilk bakışta sadece bir tarihten ibaretmiş gibi duruyor. Ancak, George Orwell’ in başyapıtı olan bu kitabı okuduktan sonra, aklınıza gelen şeylere inanmakta zorluk çekiyorsunuz. En başta bu kitabı okuduktan sonra insanın aklından ister istemez
SavaşBarıştırÖzgürlük KöleliktirCahillik Güçtür.Sevdiğim distopya tarzı romanların klasikleşmiş üyesi, George Orwell'ın eseri 1984 kitap incelemesiyle karşı
cash. Error 522 Ray ID 738d29327bf1b7be • 2022-08-11 012305 UTC AmsterdamCloudflare Working Error What happened? The initial connection between Cloudflare's network and the origin web server timed out. As a result, the web page can not be displayed. What can I do? If you're a visitor of this website Please try again in a few minutes. If you're the owner of this website Contact your hosting provider letting them know your web server is not completing requests. An Error 522 means that the request was able to connect to your web server, but that the request didn't finish. The most likely cause is that something on your server is hogging resources. Additional troubleshooting information here. Cloudflare Ray ID 738d29327bf1b7be • Your IP • Performance & security by Cloudflare
Yılın ilk kitaplarından biri de benden gelsin. Şimdilik çok iyi gidiyor. Müthiş bir hayal gücü ve gerçekliğin birleşimi... Diline ve kalitesine diyecek yok 0 kişi takip ediyor. Paylaş 30 Kesinlikle öyle. Zaten her çağa uygun olabilecek nitelikte gözüküyor. Fatma Kurçer 4 yıl Şüphesiz ilk 10 hakedenlerden Fatma Kurçer 4 yıl Öyle olsa gerek. Gerçi henüz bitirmedm bakalım artık. Fatma Kurçer 4 yıl Keyifli okumalar, iyi akşamlar dilerim. Bedia KrcYlc 4 yıl Tskr ederim. Iyi akşamlar. Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederim Fatma Kurçer 4 yıl Kesinlikle Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederim. Size de iyi okumalar. Iyi aksamlar. Fatma Kurçer 4 yıl Kesinlikle Fatma Kurçer 4 yıl Onu okudum. Zaten Orwell'in kendine has bir tarzı var ve bunda oldukça başarılı. Fatma Kurçer 4 yıl Aynen futuristik bir kitap. Hayal gücü güçlü. Platonun ütopyası ile sosyalist düzene güzel bir eleştiri. Taha Bilen 4 yıl Aynen doğru kelime kesinlikle fütüristik Fatma Kurçer 4 yıl Keşke Türk edebiyatı böyle bir yazar çıkarabilseydi Ahmet Altan ve oğuz atay hariç tabi Taha Bilen 4 yıl Belki böyle değil ama Türk edebiyatında da iyi yazarlar var Sabahattin Ali gibi Yusuf Atılgan gibi... Tabi sizin de dediginz gibi Oguz Atayımız var ve daha niceleri Fatma Kurçer 4 yıl Çok tskr ederim. Iyi akşamlar. Fatma Kurçer 4 yıl Rica ederim iyi geceler Bilal Levent 4 yıl Çok sogolun tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Rica ederi fatma hanimcim Sawe Sağar 4 yıl Iyi aksamlar Fatma Kurçer 4 yıl Size de iyi aksamlar Sawe Sağar 4 yıl Kesinlikle Fatma Kurçer 4 yıl Zaten okunan zamana ışık tutan kitaplardan biri Fatma Kurçer 4 yıl Keyifli okumalar dilerim. Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Ne yazık ki. Fatma Kurçer 4 yıl Kesinlikle Fatma Kurçer 4 yıl Fatma Kurçer hala aynı düzenin kuralların uygulandığı zamanlar. Mesut Bentür 4 yıl Öyle. Zaten kitap okunulan zamanın kendisinden bahsediyor. Her ZAMANdan Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederm. Fatma Kurçer 4 yıl Muhteşem seçim, bu kitabı görüpte yorumsuz geçmek mümkün değil. Bitirdikten sonra anlayacağınızdan eminim. Herkes bu kitabı okusun görünce benim gibi mutlu olacaksınız. İyi okumalar diliyorum. Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Zaten henüz bitirmeme rağmen beni büyüledi bitirdikten sonrayi düşünemiyorum. Tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Kesinlikle öyle. Tskr ederim. Size de iyi okumalar. Fatma Kurçer 4 yıl Size katılıyorum Seda Tözenbilek 4 yıl Okumamis olan çok şey kaybetmistr zaten çok haklisinz Fatma Kurçer 4 yıl Filmi var mi? Bilmiyrdm en kısa zamanda izleyecegimden emin olabilirsnz tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Aynen oyle Fatma Kurçer 4 yıl Dogrusu bende bu kadar iyi bir hayal gücünün bu kadar gerçekle birlesmesine inanamadm Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl
Kaç yıldır okumak isteyip bir türlü başlayamadığım kitap. George Orwell'e 'Hayvan Çiftliği' ile başladım ve iyi ki de öyle yapmışım. Kitap yazarca gelecekten bahsediyor. İktidarın 'Büyük Birader' Big Brother isimli bir liderin eşliğindeki bir Parti'de olduğu, iktidarın devamı için her şeyin kontrol edildiği, edemedikleri nokta olursa değiştirdikleri, kendi kontrolleri dışında hiçbir şeye izin vermedikleri, insanların insanlığını azaltmayı hedefleyen bir iktidar. Bu yeni yapılanmayı yavaş yavaş ve sürekli olarak aktarıyor ki birebir yaşayasınız. Bunu başarıyor da! Ama aynı zamanda içimi sıkmayı da başardı Orada yaşıyormuş gibi oldum. Belki de okumak için yanlış zamanı seçtiğimden kitap çok yavaş ilerledi. Uzun süre aynı şeyleri tekrar ediyormuş gibi geldi. Neyse ki sonlara doğru garip bir hareketlenme oldu ve 'kitap bitti' diyeceğiniz bir noktada çok başka bir yere taşıdı. Mutlaka okunması gereken bir klasik. Kaç yıl önce yazılmasına rağmen güncelliğini asla yitirmeyen bir klasik. Aradan bu kadar yıl geçti, hala 'iktidar'lar aynı. Ürkütücü ama gerçek... Hele ki 'parti'nin yapısının detaylı anlatıldığı, savaşların neden yapıldığının açıklandığı kısımlar tüylerimi ürpertti...Okurken bir iki kelime dikkatimi çekti Önünde sonunda Bu ifadeyi hep "eninde sonunda" olarak bilen biriydim. Meğer ikisi de Bunu da ilk kez gördüm; sıkça geçiyor kitapta. Anneler için dipnot Her şeyi okuyamayan vakitsiz, uykusuz, içi daralmış anneler bu kitabı biraz ertelesin ; Mutlaka okusun ama yukarıdaki haldeyken değil. Kitapla ilgili paylaşımlar
Üç dört sene önce Kitapyurdu’nun çok satanlar listesinde görüp herkesin de büyük ilgi gösterdiği bu kitabı sipariş etmiş fakat biraz inceleyince “ooov, siyaset falan var, aşırı ağır bir kitap kesin.” deyip kitaplığımızın bir rafına gelişigüzel yerleştirmiştim. Yanaşmaya çok korktuğum bir kitaptı taa ki, bu dönem “İletişim Kuramları” dersimize giren hocamız “Sınavda 1984 adlı romandan da sorumlusunuz” diyene kadar. Bir zamanlar rafların arasına mahkûm edilen bu kitap, annemlere “Bana evdeki 1984 romanını kargolayabilir misiniz?” dememle gün yüzüne çıktı. ☘️ Kitaba başlayınca ön yargılarımın çok yersiz olduğunu fark ettim. Bir kez daha anladık, demek ki neymiş ? – Kulaktan dolma bilgilerle, kendi kendine verdiğin peşin hükümlerle, bir sayfasını bile okumadığın bir kitabı yargılamayacakmışsın. Bunu diyeceğimi hiç düşünmezdim ama ben 1984’e ve George Orwell’ın kalemine BA-YIL-DIM ! Fazla spoiler vermeden biraz konusundan bahsetmek istiyorum Yazarın yarattığı ütopik bir dünya var ve 3 ülkeden oluşuyor OKYANUSYA – AVRASYA – DOĞUASYA 🌏 Ana karakterimiz Winston, Okyanusya’da yaşıyor ve içinde bulunduğu sisteme bir türlü anlam veremiyor. Sistem şu ki “Büyük Birader” adlı, ölümsüz olduğu düşünülen bir lider ülkenin her yerinde tele-ekranlardan evde bile insanların davranışlarını, bir durum karşısındaki en ufak mimik hareketlerini izliyor. Partiye uymayan/ inanmayan biri çıkarsa da idam ediliyor, buharlaştırılıyor ya da onların deyimiyle tarihten siliniyor Hiç var olmamış gibi Her yerde Büyük Birader’in posterleri var. İnsanlara bebeklikten beri onun EN BÜYÜK lider olduğu, Okyanusya’nın en iyi ülke olduğu aşılanıyor, bir nevi Propaganda ! İnsanların yalnız kalması, kendi iradelerini kullanıp düşünmesi yasak. Parti ne emrediyorsa hiç düşünmeden o yapılıyor. Eğer geçmişte söylenen bir söz şimdiki hayatta doğru çıkmazsa o söz tüm kaynaklardan siliniyor, asla var olmamış gibi. Hatta öyle ki eşlerin cinsel ilişkiye girmeleri ve bundan zevk almaları da yasak. Yalnızca tek bir durumda ilişkiye girebilirler partiye sonsuz bağlı çocuk dünyaya getirmek için. Böyle bir sistemin içine doğan çocuklar gün geliyor partiye bağlılıktan şüphe duydukları ailelerini bile şikayet edip ölümlerine sebep olabiliyorlar. Bu sistemin içinde olmaktan tedirginlik duyan ve değişmesi gerektiğini düşünen Winston da, gizliden gizliye bunun mücadelesini veriyor. Başardı mı başaramadı mı onu okuyarak kendiniz öğrenmelisiniz 🌿 Aslında sistemi üç cümleyle bile anlatmak mümkün “Parti’nin, inkâr edilmesi yasaklanan sloganı” 1948 yılında yayınlanan “1984” adlı bu romanı mutlaka okumalısınız. Eminim ki içinizde benim gibi “haa evet bayağı popüler bir roman ama ağır gibi duruyor, alayım da bir ara okurum” diyenler vardır. Alın almasına ama bir ara değil en kısa zamanda okuyun 🌸 Böyle güzel bir romanı okumaya teşvik eden İletişim Kuramları dersimizin hocasına belki bir gün denk gelir yazıma teşekkürlerimi sunuyorum 💛 Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoş kalın, Ece 🌼
George Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanını ikinci okuyuşum. Yaklaşık 6-7 yıl sonra okuduğumda aslında neden bazılarına göre zor ama aynı zamanda roman ötesi bir kitap olduğunu bir kere daha hatırlamış oldum. Bin Dokuz Yüz Seksen Dört bir distopya ya da karşı ütopya olarak nitelendiriliyor. Anlattığı düzen gerçekte yoktur. Ancak bu kurmaca distopya dünyada yaşananların bir çoğunu ya geçmişte görmüşüz ya da görmekteyiz. Belki bir kısmını da gelecekte göreceğiz. Peki, romanda anlatılan dünya genelindeki düzen nasıl? Üç devlet tarafından bölünmüş, hepsi bir diğerine göre kendisinin daha iyi olduğunu iddia eden, ancak isimleri dışında hepsi birbirinin aynı olan devletler. Yaşam koşulları üç süper-devlette de birbirinin aynıdır. Okyanusya'daki egemen felsefenin adı İngsos'tur; Avrasya'da buna Neo-Bolşevizm denir; Doğu Asya'da ise bunun Ölüme Tapınma diye çevirebileceğimiz, ama belki Özünden Geçmek de diyebileceğimiz Çince bir adı vardır. Bir Okyanusya yurttaşının öteki iki felsefenin ilkelerini öğrenmesine izin verilmez, tam tersine o ilkeleri ahlak ve sağduyuya yöneltilmiş barbarca saldırılar olarak lanetlemesi istenir. Aslında bu üç felsefenin birbirinden pek farkı olmadığı gibi, destekledikleri toplum düzenleri arasında da hiçbir fark yoktur. Her yerde aynı piramit yapısı, yarı kutsal bir öndere tapınma, sürekli savaşa dayanan ve sürekli savaşa hizmet eden bir ekonomi söz konusudur. s. 227 Olaylar Okyanusya isimli devlette geçiyor. Dış Parti Bu ülkede düzen Lider, İç Parti, Dış Parti ve proleterler olacak şekilde kurulmuştur üyesi olan Winston Smith’in içten içe partiye karşı başkaldırması ve günlük yazması ile başlıyor olaylar. Daha sonra Julia isimli ve yine parti üyesi bir kızla ilişkisini görüyoruz. Her ikisi de partinin ergeç yaptıklarını öğreneceğini ve onları cezalandıracağını baştan biliyordu. Parti ise her yere yerleştirdiği tele-ekranlar, düşünce polisi ve casuslar aracılığıyla her şeyi hatta düşünceleri bile kontrol altında tutmak istiyor. George Orwell - Bin Dokuz Yüz Seksen Dört 1984 kitap yorumu Orwell’in 1984 romanı şimdiye kadar yazılmış en etkileyici ve okurda derin izler bırakan distopya kitaplardan biri. Bu kitabı okuyanlar, Orwell’in diğer romanları ve denemelerini de okumak isteyecektir. Orwell, kurguladığı bu distopya totaliter rejimde özellikle birey ve toplum, birey ve devlet ilişkilerini çok iyi işlemiştir. Devlet seni her yerde izliyor ve dinliyor Orwell’in bu distopya dünyasında ilk defa karşılaştığımız terimler ya da icatlar var. Bunlardan birincisi az önce de partinin insanları gözetlemek için kullandığından bahsettiğim tele-ekrandır. İnsanlar da artık hayatlarını buna göre yaşıyorlar. Sürekli izlendikleri ve dinlendiklerini bilerek. “Tele-ekran aynı anda hem alıcı hem de verici işlevi görüyordu. Fısıltıyla konuşmadığı sürece Winston'ın çıkardığı her ses tele-ekran tarafından alınıyordu; dahası, madeni levhanın görüş alanında kaldığı sürece Winston işitilmekle kalmıyor, görülebiliyordu da. Hiç kuşkusuz, ne zaman izlendiğinizi anlamanız olanaksızdı. Düşünce Polisi'nin, kime ne zaman ve hangi sistemle bağlandığını kestirmek çok zordu. Herkesi her an izliyor da olabilirlerdi. Ama size istedikleri zaman bağlanabildikleri açıktı. Çıkardığınız her sesin duyulduğunu, karanlıkta olmadığınız sürece her hareketinizin gözetlendiğini varsayarak yaşamak zorundaydınız; zorunda olmak ne söz, artık içgüdüye dönüşmüş bir alışkanlıkla öyle yaşıyordunuz.” s. 27 Popüler genç yetişkin türü distopya Açlık Oyunları Üçlemesi Okyanusya’da suç olan bir şeyi yapmamış olmak önemli değil, aynı zamanda bunu düşünmemiş olmak da gerekiyor. Bir şeyi düşünmek bile suçtur ki, bunun adı da “düşüncesuçu”dur. Düşünce Polisi de bu suçu önlemek amaçlı her şeyi yapıyor. Cinselliğin yasak olduğu parti üyeleri için bu ülkede bunu düşünmek bile suçtur. Hakkını vererek sevişmek, isyan demekti. Arzu ise düşüncesuçu olarak görülüyordu. Hani, Katharine'de bir istek uyandırmayı başarabilse, kendi karısını baştan çıkarmış gibi olacaktı. s. 93 Sistem başta lider Büyük Birader, İç Parti ve Dış Parti ile proleterler ayaktakımı olacak şeklinde kurulmuştu. Büyük Birader’i gören yoktu ancak olağanüstü bilgi ve becerisi sonucu şimdiye kadar “hiç yanılmadan” ülkeyi hep “iyiye” götürmüştü. Aksini ise kimse düşünemezdi. Aksini gösterecek bir bilgi ya da belge olursa ise işe “çiftdüşün” girecektir. Çiftdüşün de düzenin geliştirdiği bir başka yöntemdi. Parti üyeleri bu yöntemle o an düşünmeleri gereken en doğru şeyi düşünmeyi öğrenmişti. “Var işte!" diye "Hayır, yok," karşı duvarındaki bellek deliğine gidip kapağını kaldırdı. İnce kâğıt parçası sıcak hava akımında döne döne gitti, derinlerde bir yerde alevlerin arasında yok oldu. O'Brien dönüp geldi."Kül oldu," dedi. "Kül olduğunu bile anlamak olanaksız. Toz. Artık yok. Hiçbir zaman da olmadı.""Ama vardı! Hâlâ da var! Belleğimizde var. Ben anımsıyorum. Siz de anımsıyorsunuz.""Ben anımsamıyorum," dedi O' yıkılmıştı. Çiftdüşün buydu işte. Korkunç bir umarsızlığa kapılmıştı. O'Brien'ın yalan söylediğinden emin olsa, hiç kaygı duymayacaktı. Ama O'Brien'ın fotoğrafı gerçekten unutmuş olması pekâlâ mümkündü.” s. 281 Bir distopya önerisi Alan Moore ve David Lloyd - V for Vendetta Çizgi Roman George Orwell - Bin Dokuz Yüz Seksen Dört 1984 kitabı ne anlatıyor? İngiliz yazar George Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört 1984 romanı, okura kurmaca, ama gerçek dünyamızdan da izler taşıyan bir distopya dünya sunuyor. 1984 ne tür kitap? George Orwell’in 1984 romanı, bilim kurgu, distopya, sosyal bilim ve politik kurgu türü bir kitap. Okurların buluştuğu en geniş platform olan Goodreads okurlarına göre ise Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanı klasik, kurgu, bilim kurgu, distopya, politik ve aynı zamanda üniversitelerde okutulan bir kitap. Türk kitap severlerin buluşma yeri olan 1000kitap sitesinde ise edebiyat, roman, siyaset-politika türü bir kitap olarak kategorize edilmiş. Türkçe yayımlanan 1984 romanlarının kapakları Toplumun en alt tabakası Proleterler Proleterler demişken, toplumun en alt tabakası olarak görülüyor Okyanusya’da. Devlet onların çoğu zaman “suç işlemesine” bile göz yumar. Winston, eğer bir gün bu düzen bozulacaksa bunu yapacak gücün proleterlerde olduğunu düşünür. Proleterler ise kitapta yönetici sınıfın gözünden şöyle tarif edilir “Doğuyorlar, sokaklarda büyüyorlar, on iki yaşında çalışmaya başlıyorlar, güzelleşip cinsel isteklerinin uyandığı kısa bir gelişme çağının ardından yirmisinde evleniyorlar, otuzunda orta yaşlı insanlar olup çıkıyorlar, altmışına geldiklerinde de ölüp gidiyorlardı. Ağır koşullarda çalışmaktan, boğaz kavgasından, komşularla didişmekten, sinema, futbol, bira ve en önemlisi de kumar yüzünden kafalarını çalıştırmaya fırsat bulamıyorlardı. Onları denetim altında tutmak hiç de zor değildi.” s. 96 Tele-ekran, çiftdüşün, düşüncesuçu dedik ancak en önemlisini unuttuk. Okyanusya aynı zamanda bütün bu düşünce suçlarını önlemek için yeni bir dil de geliştirmiştir. Kelimeler yok edilerek insanların düşünme yeteneğinin de yok edilmesi amaçlanıyor. Eğer “suç” sayılabilecek kelimeler yok edilirse kimse düşüncesuçu işleyemez. Bu yeni dile de Orwell “newspeak” adını vermiştir. Benim okuduğum çeviride “newspeak” “yenisöylem” olarak çevriliyor. Ancak yine Can Yayınları tarafından basılan Nuran Akgören çevirisinde “yenikonuş” olarak görüyoruz bu yeni dilin ismini. 1960 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Maarif Vekâleti tarafından yapılan çeviride ise “newspeak” “yenidil” olarak tercüme edilmişti. Bu yeni dil ise şöyle tarif ediliyor “Bana öyle geliyor ki, sizler asıl işimizin yeni sözcükler icat etmek olduğunu sanıyorsunuz. Oysa ilgisi yok! Sözcükleri yok ediyoruz; her gün onlarcasını, yüzlercesini ortadan kaldırıyoruz. Dili en aza indiriyoruz. On Birinci Baskı'da, 2050 yılından önce eskiyecek tek bir sözcük bile bulunmayacak." s. 75 “Sözcükleri yok etmek harika bir şey. Hiç kuşkusuz, asıl fazlalık fiiller ve sıfatlarda, ama atılabilecek yüzlerce isim de var. Yalnızca eşanlamlılar değil, karşıt anlamlılar da söz konusu. Bir sözcüğün karşıt anlamlısına ne gerek var ki? Kaldı ki, her sözcük karşıtını kendi içinde barındırır. Örneğin, 'iyi' sözcüğü. 'İyi' sözcüğü varken, 'kötü' sözcüğüne neden gerek duyalım ki? 'İyideğil' dersin, olur biter; hatta daha da iyi olur, çünkü 'iyideğil' 'iyi'nin tam karşıtı, 'kötü' ise tam karşıtı değil. Ya da 'iyi'nin yerine daha güçlü bir sözcük istiyorsan, 'mükemmel' ve 'fevkalade' gibi belirsiz ve yararsız sözcük kullanmanın ne anlamı var? 'Artıiyi' aynı anlamı karşılıyor; ya da, daha da güçlü bir sözcük istiyorsan, 'çifteartıiyi' diyebilirsin. Kuşkusuz, bu sözcükleri daha şimdiden kullanıyoruz; ama Yenisöylem son biçimini aldığında bunlardan başka hiçbir sözcük kullanılmayacak. Sonunda, iyilik ve kötülük kavramları yalnızca altı sözcükle karşılanıyor olacak; aslına bakarsan, tek bir sözcükle. Bilmem, işin güzelliğini görebiliyor musun, Winston?" Bir an durdu ve sonradan aklına gelmişçesine ekledi "Tabii ki fikriydi bütün bunlar." s. 76 Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ü anlatmakla bitmez. Ancak okunursa gerçekten ne demek istediği anlaşılabilir. Çoğu kişi bu romanı totaliter sistemleri eleştiren bir kitap olarak görüyor. Ancak dikkatle okunursa ister totaliter, komünist isterse de kapitalist ve demokratik sistemlerinin hepsinin eleştirisini kitapta bulmak mümkün. 1984 ne zaman yazıldı? Orwell, romanın ana fikri üzerinde çalışmaya 1944 yılında başladı. Romanın büyük bir bölümü ise 1947 ve 1948 yıllarında yazıldı. Romanın el yazmasını 4 Aralık 1948 yılında tamamlayarak yayıncıya gönderdi. Zaten bundan dolayı da romanın ismi “1948”. Yazmayı bitirdiği yılın son iki rakamının yerlerini değiştirmiş. Bin Dokuz Yüz Seksen Dört ilk defa 8 Haziran 1949 tarihinde yayımlandı. Bin Dokuz Yüz Seksen Dört kaç bölüm ve kaç sayfa? Orwell’in 1984 romanı üç kısımdan oluşuyor ve kitapta 23 bölüm bulunuyor. Romanın ilk baskısı 328 sayfa. Can Yayınları tarafından yapılan baskı ise 352 sayfa. George Orwell Bin Dokuz Yüz Seksen Dört 1984 Çev Celâl Üster 39. Basım Can Yayınevi İstanbul 2013 350 sayfa. George Orwell - Bin Dokuz Yüz Seksen Dört 1984 - Sıkça sorulan sorular George Orwell – 1984 neden yasaklandı? George Orwell’in 1984’ü geçmişte defalarca yasaklandı. Yasaklanmasının başlıca sebebi işlediği sosyal ve politik konular. Buna ek olarak cinsel içeriğinden dolayı da yasaklandığı zamanlar oldu. 1981 yılında ise ABD’de kitabın yasaklanması için açılan davada ise romanın “komünizm yanlısı” olduğu da iddia edilmişti. Sovyetler Birliği’nde 1988 yılına kadar yasaktı. Ayrıca Çin’de de hala bazı kısımları sansürlenerek yayımlanıyor. Ingsos ne demek? Ingsos, 1984’te “İngiliz Sosyalizmi” ifadesinin bir kısaltması. Ingsos İngilizce Ingsoc Orwell’in kurmaca ülkesi Okyanusya’nın resmi siyasi ideolojisini temsil eder. Ingsos bu 3 temel prensip üzerine kurulmuştur Yenisöylem Newspeak, çiftdüşün ve geçmişin değişken olduğu. Bu yöntemlerle Okyanusya vatandaşları baskı altında tutularak manipüle ediliyor. 1984 nasıl bir kitap? 1984, bir bilim kurgu ve distopya türü, aynı zamanda klasikleşmiş bir roman. Bin Dokuz Yüz Seksen Dört kitabı ne anlatıyor? Bin Dokuz Yüz Seksen Dört 1984 kitabı distopya bir totaliter bir rejim anlatıyor. Bireyin ve toplumun çok büyük bir baskı altında ezildiği bir ülke var bu kitapta. Bu düzene karşı başkaldıran ana karakter Winston Smith gibi insanları da acımasızca eziyor.
george orwell 1984 kitap yorumu