Peygamberimizin (s.a.s.) ahirete iman konusu hakkındaki bazı hadisleri AHİRETE İMAN HAKKINDA HADİSLER İbn Ömer’den (r.a.) naklediliyor:Cebrail Aleyhisselam, Hz. Peygamber’e “İman nedir?” diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına Kaderve kazaya iman, her şeyin Allah'ın takdirine bağlı bulunduğuna işaret eden ayetlerin yanı sıra ilahî ilmin, olmuş ve olacak tüm varlık ve olayları kuşattığını belirten ayetlerde ısrarla vurgulanmıştır. Hz. Peygamber de bazı meşhur hadislerinde kadere imanı bir iman esası olarak açıklamıştır. Amentü, Türkçe’de “inandım” demektir. İman esaslarını ifade için kullanılır. Ayet ve hadislere dayanmaktadır. Cenâb-ı Allah şöyle buyurur: “.. Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; ..” (Bakara, 177) ” Ey iman edenler, Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce MELEKLER İLE İLGİLİ HADİSLER bize meleklerden bahseder ve onların varlığına inanmayı iman esasları içinde ifade eder: “Peygamber Rabbi tarafından İman insanı insan eder belki insanı sultan eder! Abdulkerim Bayık. İnsanı yaşatan kuvvet imandır. İmanın zail olması çökmek demektir. William James. Bana bu ten gerekmez, can gerekir. Ebedi dünyada iman gerekir. Yunus Emre. İman, ilâhi huzura kabul vesikası, ebedi saâdete dühûl davetiyesidir. cash. Kader ve Kazâ ile İlgili Âyet ve Hadisler Kara Gözlü Kader ve Kazâ ile İlgili Âyet ve Hadisler Kader ve kazâya iman, her şeyin Allah’ın takdirine bağlı bulunduğuna işaret eden âyetlerin yanı sıra ilâhî ilmin, olmuş ve olacak tüm varlık ve olayları kuşattığını belirten âyetlerde ısrarla vurgulanmıştır. Hz. Peygamber de bazı meşhur hadislerinde kadere imanı bir iman esası olarak açıklamıştır. Kader konusu ile ilgili bazı âyetlerin meâli şöyledir "…O’nun katında her şey bir ölçü miktar iledir" er-Ra`d 13/8. "…Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir" el-Furkan 25/2. "De ki Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez…" et-Tevbe 9/51. Bu âyetlerden başka Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğunu, dilediğini sapıklığa sevkedip, dilediğini hidayete erdirdiğini, insanlar arasında ölümü O’nun takdir ettiğini bildiren âyetler de bk. ez-Zümer 39/62; es-Sâffât 37/96; el-A`râf 7/178; el-Vâkıa 56/60 vb. kapsam açısından kâinatta her şeyin belli bir kadere bağlı bulunduğu, bunun da Allah Teâlâ tarafından belirlendiği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Hz. Peygamber de Cibrîl hadisi diye bilinen hadiste açıklandığı gibi, kadere imanı iman esasları arasında saymıştır. Bu hadiste geçtiğine göre Cebrâil Peygamberimiz’e – "İman nedir?" diye sormuş, o da – "Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmandır" cevabını vermiştir bk. Müslim, "Îmân", 1; Ebû Dâvûd, "Sünnet", 15; İbn Mâce, "Mukaddime", 9. Kaderin bir ilâhî sır oluşunu ve insanlar tarafından gerçek anlamda çözülmesinin imkânsızlığını göz önünde bulunduran Hz. Peygamber kader konusunu tartışan ashabını uyararak şöyle buyurmuştur "Siz bununla mı emrolundunuz? Veya ben bunun için mi peygamber olarak gönderildim? Şunu biliniz ki sizden önceki ümmetler bu tür tartışmalara başladıkları zaman helâk olmuşlardır. Böyle tartışmalara girmemelisiniz" Tirmizî, "Kader", 1. İmanın Esasları İmanın Esasları, İmanın Şartları; Allah’a İman Meleklere İman Kitaplara İman Peygamberlere İman Ahirete İman Kadere İman Bir kimsenin mümin olabilmesi için bu altı iman esasının, iman şartlarının tamamına inanması ve iman etmesi gerekmektedir. 1. Allah’a İman; “Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.” Fatiha Suresi 5 2. Meleklere İman; Eğer onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunan melekler, gece gündüz hiç usanmadan O’nu tespih ederler. Fussilet Suresi 38 3. Kitaplara İman; Bir müslümanın Allah’ın Peygamberleri aracılığı ile insanlara gönderdiği tüm kitaplara Tevrat, Zebur, İncil, Kuran iman etmesi gerekmektedir. Kuran’ı Kerim indikten sonra diğer bütün kitaplar uygulama sahasından kalkmıştır. 4. Peygamberlere İman; Allah, müminleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir, pisi temizden ayıracaktır. Ve Allah sizi gayba vakıf kılacak da değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçip gaybı bildirir. O halde Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve günahlardan korunursanız, sizin için büyük bir mükafat vardır. Ali İmran Suresi 179 5. Ahiret Gününe İman; İnsanlardan öylesi vardır ki “Allah’a ve ahiret gününe iman ettik.” derler. Gerçekte iman etmiş değillerdir. Bakara Suresi 8 6. Kadere İman; Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; başkası onları bilemez. Karada ve denizde ne varsa hepsini O bilir. O’nun bilgisi dışında dalından bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıkları içindeki bir tek taneyi, yaş ve kuru ne varsa her şeyi bilir. Bütün bunlar, gerçeği tüm netliği ile gösteren apaçık bir kitapta yer almaktadır. Enam Suresi 59 İmanın Esasları, İmanın Şartları – Öyle bir günden sakının ki o gün hiçbir nefis bir başkasının yerine geçmez hiç kimseden fidye kabul edilmez hiç kimseye şefaat fayda vermez ve onlara yardım da edilmez. Bakara Suresi 123 İnternetten Para Kazanma Kariyer Fikirleri - İş Firkirleri Başa dön tuşu Şu sekiz husus ahirete imanın esasını oluşturur 1. Kul, Münker ve Nekir meleklerinin sorgulamasına inanmalıdır. Bu iki melek, kulu kabirde düzgün olarak oturturlar. Kul, ruh ve bedeniyle birlikte bu suale muhatap olur. Melekler ona tevhid Yüce Allah’ın birliği ve risalet Hz. Muhammed peygamberliği ile ilgili sorular soracaktır. Bu müminin karşılaşacağı son imtihandır. Bu iki melek kabirdeki imtihanı gerçekleştirecek meleklerdir. Bu konuda Allah Ra-sulü rivayetler gelmiştir. Kabir suali ile ilgili hadisler için bkz Buharî, Cenâiz, 51; Müslim, Cennet, 65-77; Ebu Davud, Sünnet, 27 Şu ayet-i kerime de bu manadadır “Allah, inananları dünyada ve ahirette sağlam sözde sabit tutar.” Bu durum Münker ve Nekir’in sorgusu anında olur. Ayet şöyle bitmektedir “Allah, zalimleri saptırır. O, her istediğini yapar.” ibrahim, 27 azabı gerçektir. Bu azap ilahî hikmet ve adalet gereği olup ruh, beden ve nefse birlikte tattırılır. Bu üçü dünyada isyanda birlikte hareket ettikleri için, kabirdeki azapta da birlikte olurlar. Eğer kul kabirde nimet içinde ise, bu nimeti ruh, beden ve nefs birlikte tadarlar. Dünyada taat ve ibadette birlikte oldukları gibi, kabirdeki nimette de birlikte olurlar. Bunlar ahiret hükümleriyle ilgili hususlar olup, Allah’ın kudreti ile meydana gelirler. Bunlar akıl ölçülerine ve dünyada alışılan hale göre olmaz. Allah Tealâ azabı ve nimeti, ruh ve beden birbirinden ayrı iken ikisine birden ulaştırır. Onların ayrı olması buna mani olmaz. Yüce Allah her ikisine de azap veya nimeti ulaştırır, sanki birlikte imiş gibi olurlar. Allah Tealâ’nın kudreti için mesafe, sıralama, uzaklık ve zaman söz konusu değildir. 3. Kul, iki kefesi bulunan, günah ve sevapları tartacak olan Mizan’a amellerin tartılacağı ilahî teraziye iman etmelidir. Mizan, hak, adalet ve hikmetin gereği olup Allah’ın insanlara bir lütfudur. Bir hadiste mizanın gök ile yeri içine alacak büyüklükte olduğu bildirilmiştir. Allah Tealâ’nın kudreti ile ameller onunla tartılacaktır. O gün tam bir adalet uygulanacak ve zerre kadar amel dahi hesaba getirilecektir. Dünyada yaptığı zulüm ile ahirete gelenler kaybedecektir. 4. Mümin, hadislerde anlatıldığı şekilde Sırat’ın hak olduğuna da inanmalıdır. Sırat, hadislerde zikredildiği şekilde kıldan ince ve kılıçtan keskindir. O, cennetliklerin ve cehennemliklerin üzerinden geçecekleri, ayakların kaydığı bir yoldur. Müminlerin ayakları Allah’ın kudretiyle onun üzerinde sabit kalacak, Allah Tealâ onları lütfuyla cennete geçirecektir. Münafıkların ayakları sıratta kayacak ve Allah Tealâ’nın hikmetinin gereği, onlar cehenneme düşeceklerdir. Sırat, Allah’ın izniyle cehennemin üstünde duran bir köprüdür. Onu geçen Allah’ın izniyle cehennemden kurtulacaktır. Orada ayağı kayan ise, Allah’ın hikmeti gereği cehenneme yuvarlanacaktır. 5. Mümin, hesabın yapılacağına ve insanların farklı farklı şekillerde hesaba çekileceklerine de inanmalıdır. Kimi insanların hesabı kolay olacaktır. Kimisinin hesabı çok çetin olacak, inceden inceye hesaba çekilecektir. Kimileri hiç hesaba çekilmeden cennete girecektir. Bunlar mukarrebûndur. Allah katında özel yakınlık elde etmiş velilerdir. Kimisi hesaba çekilmeden cehenneme atılacaklardır; bunlar kâfirlerdir. 6. Mümin, Hz. Peygamber Havz’ına Havuz, pınar iman etmelidir. Müminler cennete girmeden önce ve Sırat’ı geçtikten sonra ondan içeceklerdir. Ondan bir kere içen kimse bir daha ebediyen susamayacaktır. Havz’ın genişliği bir aylık yoldur. Rengi sütten daha beyaz, tadı baldan daha tatlıdır. 7. Mümin, ahirette, cennette Allah Tealâ’yı görmeye de inanmalıdır. Allah Tealâ’nın dilediği şekilde, O’nun zatını perdeleyen perde ve örtüler Allah’ın kudreti, dilemesi, nuru ve rahmetiyle kaldırılacak ve kullar O’nun cemalini seyredeceklerdir. Şu ayeti kerime de bu konuyla ilgilidir “İyi işler yapanlara daha güzeli ve bir de fazlası vardır.” Yunus, 26 Buradaki “daha güzeli” cenneti, “fazlası” ise Allah’ı görmeyi ifade etmektedir. Rasulullah ayeti bu şekilde tefsir etmiştir. Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensûr, IV, 358; İbnu Kesir, Tefsir, IV, 1747 8. Mümin, cehennemde cezasını çeken Allah’ın birliğine inanan kimselerin azaptan sonra çıkarılacağına iman etmelidir. Allah’ın rahmeti ve lütfü ile cehennemde hiçbir tevhid ehli kalmayacaktır. Ayrıca günahkâr kimseler için peygamberlerin ve sıddıkların şefaati vardır. Allah’ın izniyle cennetlik olan her mümin için şefaat yetkisi vardır. Peygamberler, sıddıklar, alimler, şehidler ve salih müminlerden her biri, Allah katındaki hatırı ve derecesi ölçüsünde şefaat edeceklerdir. Şefaat ve Allah’ın birliğine iman eden herkesin cehennemden çıkarılacağı konusunda gelen hadislerde ittifak vardır. Bunlar cehennemlik müslümanlar olarak bilinen ve onun en üst tabakasını oluşturan kimselerdir. Onların durumuna şu ayette işaret edilmektedir “İnkâr edenler, keşke müslüman olsaydık, derler.” Hicr,2 Müfessirler bu ayetin tefsirinde şöyle demişlerdir “Allah’ın birliğine inananlar cehennemden çıkarılırken, inkâr edenler böyle söylerler.” İbnu Kesir, Tefsir, IV, 1948 Cehennemde en geriye kalan iman ehlini, Allah rahmetini göstermek için sona bırakır. Hiçbir şefaatçinin şefaat etmediği bu kimseleri Allah Tealâ geniş rahmeti ve ihsanıyla cehennemden çıkarır. Hz. Rasulullah rivayet edilen hadisin manası budur. Bu hususlar, hidayet rehberi Sünnet’in ve ümmetin yolunun belirlediği akaid esaslarıdır. Müminler bu konularda görüş birliği içindedirler. Bu konularda farklı bir görüş ileri süren kimse yoktur. Keramet Haktır Biz, Allah’ın kudretine, O’nun mül-kündeki ayetlerine ve hadis-i şeriflerde zikredilen gayb alemine iman ederiz. Yine, Allah Tealâ’nın velilerine ikram ettiği kerametlere, dostlarının duasını kabul ettiğine, salih sıddık kullarının elinde olağanüstü yollarla kudretini ortaya koyduğuna iman ederiz. Bütün bunlar onların imanını artırmak, yakînlerini sağlamlaştırmak ve kendilerine bir şeref bahşetmek için verilmiştir. Velilerde ortaya çıkan bu şeylerde, peygamberlerin nübüvvetlerini iptal edecek ve onların delillerini zayıflatacak bir durum yoktur. Çünkü veliler, bu işlerin kendilerinden kaynaklandığını söylemiyorlar ve peygamberlerin emrine de aykırı hareket etmiyorlar. Onlar, kendilerinden zuhur eden şeylerin kendi güç ve kuvvetleriyle oluştuğunu iddia etmedikleri gibi, insanları kendilerine de davet etmemişlerdir. Yine onlar, keşif ve kerameti kullanarak kimseye üstünlük sağlamaya çalışmamışlar onu dünya malı toplamak için kullanmamışlardır. Keramet, Allah Tealâ’nın Melekût Alemi’nin sırlarından dilediği şekilde velilerine ihsanıdır. Allah Tealâ, dilediği yerde istediği şekilde gayb aleminden kudretiyle kerameti onlara ihsan etmektedir. Bu onlara özel olarak verilmiş bir nimettir. Bununla Yüce Allah, onlara olan dostluk ve yakınlığını kendilerine ve halka göstermek istemektedir. Keramete ulaşmış veliler, peygamberlere tabi olan, onların sünnetlerine uyan kimselerdir. Allah Tealâ onlara kerameti peygamberlerin ve onlara güzelce uymalarının bereketine vermiştir. Veliler asla peygamber olmadıkları gibi, onların benzerleri de değillerdir. Keramet konusunda Sahabe ve Tabiun’un seçkinlerinden tevatür reddi mümkün olmayacak sayıda kişinin nakletmesi yoluyla pek çok haber gelmiştir. Ahirete imanın esasları Ebu Talib El Mekki Al KAYA İmanın şartları diğer adıyla imanın temel esasları altı şey olup Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle açıklamıştır İman Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerrin kaderle olduğuna iman etmendir. Hadisi Şerif Kaynak Buhari, İman, 38; İçindekiler1 Allah’a İman2 Meleklere İman3 Kitaplara İman4 Peygamberlere İman5 Ahiret Gününe İman6 Kader ve Kazaya İmanAllah’a İman Kişinin mümin olabilmesi için bu esasların hepsini kabul ve tasdik etmesi gerekir. Çünkü tüm bu anlatılan iman esasları, Allah’a iman ile başlar. Tüm peygamberler, Allah’ı tanıtmak için gönderilmiştir. Hepsinin amacı insanlara Allah’ın zatını, isimlerini, sıfatlarını, fiillerini en iyi şekilde beyan etmektir. Bu sebeple imanın esaslarında Allah’a iman birinci sıradadır. Meleklere İman Allah’ın emri altında bulunan ve özel şeyler için vazifelendirilen melekler ikinci sıradadır. Çünkü melekler insanların yaşamında önemli vazifeleri olan nurdan yaratılmış varlıklardır. Onlar bizim yaşantımızın bir parçası olup, kendileriyle ilişkimiz dünyada da, ahirette de devam etmektedir. Bunun nasıl olduğu hakkında ileride daha fazla dini bilgiler paylaşacağız. Ana sayfadan tüm yazıları takip edebilirsiniz. Kitaplara İman Meleklerden sonra azim olan Allah’ın kitapları gelmekte ve bunlara iman edilmesi emredilmektedir. İlahi kitaplar Allah’ın insanlığa en fazla güzellik ve fayda veren ikramlarından biridir. Çünkü, Allah ile kul arasındaki bağ bu kitaplar ile ortaya konulmuştur. Peygamberlere İman Dördüncü olarak, Allah Tealanın göndermiş olduğu peygamberlere iman etmek gelir. İlahi kitaplar, kurallar, hükümler ve ahlaklar insanoğluna peygamberler vasıtası ile gönderilmiştir. Allah Teala ile kul arasındaki en büyük bağ peygamberler tarafından oluşturulmaktadır. Peygamberler olmadan ilahi hükümleri ayakta tutmak ve Allah’ı tanımak imkansızdır. Ahiret Gününe İman Peygamberlerin ardından ise ahiret gününe iman etmek gelir. Ahiret insanların asıl ve sonsuz kalacağı yeridir. Mutlaka gideceğimiz ve kalacağımız yer orasıdır. Onan iman etmek ve hazırlanmak farzdır. Çünkü orada insanın akıbeti cennet ve cehennem olarak iki sonuç ile değerlendirilir. Bunlardan biri Allah’ın rızası ve cemalini seyretmek, diğeri ise sonsuz elem verici gazabı ve azabı vardır. İşte bu konular bütün insanları ilgilendirmekte olup mühim konulardır. Kader ve Kazaya İman Son olarak iman edilmesi farz olarak beyan edilen şey kader ve kazadır. Bu ikisi Allah’ın insanlarında hakkında belirlediği hükümler, programlar ve durumlardır. Bunlar ilahi ilmin ve iradenin tezahürüdür. Daha hiç bir şey yokken belirlenmiş yazıların, vakti geldiğinde teker teker vuku bulmasıdır. Bizler kaderi ve kazayı vuku buldukça anlayacak ve anladıkça farkına varacağız. Allah Teala bizleri erken anlayanlardan ve tövbe edip Allah’ın rızasını kazanlardan eylesin. Amin.

iman esasları ile ilgili hadisler