AhmetSivren adlı kullanıcının LinkedIn‘deki tam profili görün ve bağlantılarını ve benzer şirketlerdeki iş ilanlarını keşfedin. Ana içeriğe geç Ana içeriğe geç LinkedIn 1879 izlenme. 10:50. Cübbeli Ahmet Hoca- 13 Aralık 2009 TekeTek Bölüm 1. 12 yil önce. 1954 izlenme. 03:51. ๑ஐ๑ sEni öZLüyOrUm,hAYaL EdiyOrUm ๑ஐ๑ [HQ] 12 yil önce. 30741 izlenme. wwwcubbeliahmethoca.org 1917 posts. 287K followers. 13 following. Cübbeli Ahmet Hoca Fan. Fan page. 🔷Cübbeli Ahmet Hocamızın. ️ Hayran sayfasıdır. 🛑Resmi hesap değildir. ️ Sayfamızın videoları için Telegram adresimiz. İMANDANSONRA KÜFRE, HİDAYET'TEN SONRA DALALETE DÜŞMEMEK İÇİN BU AYETİ ÇOK OKUYALIM - رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ cash. Öğe Bulunamadı. Alt Kategoriler 2016-2020 2011-2015 2006-2010 2001-2005 1996-2000 1990-1995 Eski Sohbetler Fetvalar Kısa Sohbetler Copyright © 2022 Erbaalı İrfan Aydın Rights Reserved. Birler onbinler olarak emanet edilmişken onbinlerin yüzbinlere ulaşmasını hedef alan projeler de yüzbinleri milyonlara kavuşturacak gayretli çalışmalarıyla KIYMETLİ ADAM Sait Altunbiz Hocamızın manevi mirasına KIYAMDER olarak sahip çıkmakta ve çeşitli faaliyetlerle devam ettirmekteyiz… Sapık Müteşeyyihler Hakkında Açıklama Yapmak Mecbûriyetinde Kalan Kurumlara Sitem Duyurusu! Maalesef sapık müteşeyyih Fatih Nurullah’ın olayı patlayınca her câmia mecbûren açıklama yapmak durumunda kaldı. Oysa biz bu açıklamayı 2,5 sene kadar önce yapmıştık. 23 sene evvel Ali Kalkancı çıktığında yine insanları uyarmıştım, birçok insanların onun ağından kurtulmasına Rabbim beni vesîle kılmıştı. Tabî o zamanlar şimdiki gibi kayıt olmadığından bu konuyu binlerce şâhidin bilgisine havâle ediyorum. Yine böylece dinler arası diyalog şirkini ortaya atan ve kızların başını açmasına hattâ devleti ele geçirmek için savcı ve hâkimlerle zinâ edecek kadar ileri gitmesine fetvâ veren FETÖ yapılanmasını 2007’lerden bu yana deşifre etmeye başladığımdan beri nice tehditlere ve baskılara mâruz kaldım. Birçok İslâmî câmia tarafından fitne çıkarmamam için tavsiyeler aldım ama hakkın hatırını üstün tutarak ve her şeyi göze alarak onlarla uğraşmayı sürdürdüm. Habertürk gibi birçok yayın kuruluşunda bunların şirk içerisinde olduğunu beyân ettim ve nihâyet bu mücâdelem beni 1 sene hapis yatmaya kadar götürdü. Hakkımda 5 dâvâ açılarak ırzım, haysiyetim ve şerefim rencide edildi ama Allâh-u Teâlâ Ehl-i Sünnet’i ve hakkı müdâfaa ettiğim için beni temize çıkardı ve bütün mahkemelerim berâatle sonuçlandı. Yine o sıralarda Adnan Oktar mehdilik îlan ettiği vakit birçok hacı-hoca ve İslâmî gazeteler ona tepki göstermemiş, Harun Yahya adıyla yazılarını ve reklamlarını vermeye devâm etmişti. Sonra ona da reddiye mâhiyetinde bir kitap yazmak bana nasîb oldu ve bu yüzden bana 5 tâne mahkeme açmışlardı. Şu bilinsin ki; ben bu konuda cemâat ayrımı yapmadım, nitekim âilesi tanışım olan, dedeleri tâzim ettiğim kimseler olan Mâsum Bayraktar ismindeki şahıs Fatih Medreseleri adı altında bir oluşuma geçip vahdet-i vücut gibi yanlış îtikatlara, bâtınî fikirlere sâhip olduğu zaman üstâdımız Hacı Mahmud Efendi Hazretleri’nin “Bunlara talebe vermeyin, yardım yapmayın” dediğini beyân ettim. Bunu birkaç kere tekrarladım, Müslümanları bu hususta uyardım, bu yüzden mahkemelik oldum, hoca geçinen adamları birçok video çekip bana sövüp saydılar, Oda TV gibi bâzı yayın organları bunları benim aleyhime kullandılar ve hâlâ bunlarla mahkemem devâm etmektedir. Dolayısıyla bu işlerin sizdeni bizdeni olamaz. Kim yanlış îtikat veyâ yanlış amel ya da maddî sömürü yâhut cinsel istismar gibi konularda bir sapma içerisine girmişse, konusuna göre mutlaka insanların çoluk çocuklarını bunlara göndermemeleri ve kendilerinin bu kişilere bağlanmamaları için îkaz edilmesi gerekir. Ondan sonra Haydar Baş “Sahâbe-i kirâmın tümü kâfir oldular” deyince yine ona reddiye yapmak ve bâtıl görüşlerini ortaya çıkarmak sâdece bana nasîb oldu. Onun da açtığı dâvâlarla yakın zamana kadar uğraştım. Akabinde DAEŞ zındıkları türedi, yine onlara ilk reddiye yapmak ve on binlerce genci onların ağına düşmekten kurtarmak yine bu fakire nasîb oldu. Bu nedenle birçok tehditler aldım ve hâlâ bu tehditler sürmektedir. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’deki bâzı âyetleri tahrif eden Yaşar Nuri, Bayraktar Bayraklı, Mustafa Öztürk, Mustafa İslamoğlu vs gibi onlarca bidat ve irtidât ehline isim vererek reddiye yapmak yüzünden nice mahkemelere gidip geldim. İran ve PKK yanlısı konuşmalarıyla milleti saptıran Alparslan Kuytul’un tehlikesine karşı da milleti uyarmıştım. Aklıma şu an gelmeyen daha nice bidat ehli ve insanların îtikadını bozan ve yanlış yollara sevk eden insanların tehlikelerine karşı uyarılar yapma görevini yerine getirmeye çalışmıştım ve hâlâ bu görevime devâm etmekteyim. Hapis yattığım bir sene zarfında Müslümanlara yazdığım yüzlerce sayfalık mektuplarda yine İskender Evrenesoğlu, Cemal Nur Sargut, Ahmet Hulusi gibi bâtınî ekollere mensup olan ve papazlara bile şeyhlik vermeye kalkan nice bâtıl görüş sâhiplerine reddiyelerle uğraştım. Tabî ki ismi sayılan ve şu anda sayamadığım kadar çok yaptığımız reddiyelerin birçoğu îtikat, Ehl-i Sünnet inancı, hadislere îman vs. konularında idi. Yoksa tabî ki cinsel mânâda yanlışları olması hasebiyle değildi fakat îtikādî sapıklık cinsel mânâda sapıklıktan aşağı değildir. Zîrâ îtikādî kaymalar insanın dînine, îmânına ve kâfir ölmesine sebebiyet verir. Cinsel mânâda sapıklıklar ise ırzına, nâmusuna ve haysiyetine zarar verir. Dolayısıyla İslâmiyet insanların hem îmân yönünü, hem de ırz, haysiyet ve şeref yönünü korumakla bizleri görevli kılmıştır. Bu îtibarla insanları kâfir eden ve dinden çıkaran beyanlarda bulunanları görmezden gelmek ve “O da bir görüştür” demek dalâletin dik âlâsıdır. Yakın zaman önce Hazreti Muaviye ve on bin sahâbîye FETÖ benzetmesi yaparak onları sapıklıkla suçlayan Fatih Nurullah müteşeyyihine de ağır reddiyeler yaparak milleti uyarmıştım. Bu maddî imkânlarının nereden geldiğini sorgulamıştım ve insanların bunun peşine gitmemesi gerektiğini, zîrâ gerçek mânâda bir şeyh olmadığını beyân etmiştim. Bu nedenle birçok insan onun yanından ayrılarak bu fitnelerden kurtulmuştu. Peygamberimize gurur isnâd eden ve Bakara Sûresi ile alay eden Efkan Ala ve Egemen Bağış gibilere reddiye yapmak cesâret isterdi. Çünkü insanlar nezdinde îtibârı olan, milletvekilliği yapmış, bakanlık yapmış insanların din adına konuştukları yanlışlara cevap vermek her Müslüman’ın boynunun borcudur velâkin birçok müessese bunlara reddiye mâhiyetinde çıt çıkarmamıştır. Hâlbuki Allah Rasûlü’nün hakkı ve hatırı bütün hakların üstündedir. Dolayısıyla Diyanet başta olmak üzere bütün dînî kurum ve kuruluşlar, vakıflar ve dernekler bu adamların îtikādî muhâlefetlerini gördükleri zaman veyâ beyanlarından ve yazılarından tespit ettikleri vakit o bidatleri ve bâtılları reddetmek zorundadırlar. Bu konuda “Ne getirir, ne götürür” hesabı yapmadan, “Beni mahkemeye verir” diye düşünmeden, “Adamları, müritleri bize düşman olur, tehtid eder” diye çekinmeden, sırf Allâh rızası için, dînin hatırı için ve kiminden insanların îtikādını, kiminden malını, canını, kiminden de ırzını, nâmusunu, haysiyetini ve şerefini kurtarmak için İslâmî hassâsiyeti olan kurumların hakkı haykırmaları ve Allâh’ın hatırını, kulların hatırından üste çıkarmaları gerekmektedir. Yoksa “Hele bekleyelim görelim” politikası izleyerek sonunda hakkında kötü bir haber çıkınca mecburen “Bunları kınıyoruz” demenin Allâh indinde hiçbir faydası olmayacağı gibi, insanlara hizmet ve insanların îmânını ve şereflerini koruma bakımından da hiçbir katkısı olmayacaktır. Nitekim bugün yaşanan bundan ibârettir. Sahâbe-i kirâma söven, hakaret eden, sahâbeyi sevmediğini söyleyen birçok insanlara îtibarlı oldukları için ve bugün akademik kariyerleri olduğu için veyâ bürokrasi nezdinde îtibarları olduğu için ses çıkarmayanlar maalesef insanların îmânıyla oynayanlara müsâmaha göstermiş olmaktadırlar. Fakat birçok câmiada bulunan hoca efendilere bu konuyu sorduğum ve “Niçin isim vererek bunlar hakkında açıklama yapmıyorsunuz?” dediğimde bana “Bize mahkeme açıyorlar, arkamızda mahkeme masraflarımızı ve avukat tutmak için gereken harcamaları ödeyecek kimsemiz yok, onun için bu işe giremiyoruz, biz de çok muzdarip oluyoruz. Velâkin bu gibi bâtıl ehlinin maddî imkanları olduğu için bizlere açacakları mahkemelere karşı bir cemiyet kurulsa da bize destek çıksalar ve biz de böylece sahaya çıkıp doğruları söyleyebilsek” diye cevap veriyorlar. Ama tabî ki bu cevap Allâh indinde ve kulları nezdinde mûteber bir mâzeret sayılamaz. Hülâsâ; burada aslâ kendimi methetmek ve diğerlerinden üstün görmek gibi bir niyetim ve ifâdem yoktur. Ben kendimin ne mal olduğunu en iyi bilen bir insanım ama insanların dînine, îmânına kast eden veyâ malına, canına, ırzına ve haysiyetine dokunan kimseler hakkında toplumu uyarmak ve binlerce, on binlerce insanın bunların ağlarına düşmemesi için gayret göstermek İslâmî kurum ve kuruluşların birinci vazîfesi olduğunu bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Hâl böyleyken bu vazîfelerin ihmâl edilip netîcede büyük bir fesat meydana çıktıktan sonra “Biz bunları kınıyoruz” demenin halka yardım ve hizmet bakımından hiçbir kıymet-i harbiyesi olmadığı da ortadadır. Kendisi reddetse de bizce Mehmet Görmez döneminde hazırlandığı sâbit olan Diyanet raporunda para ve kadın işlerinden tamâmen uzak, insanlara gayr-i meşrû bir uygulama öğretmeyen İhsan Şenocak gibi hocalara ve İsmailağa gibi birçok İslâmî câmiaya ne iftiralar atılmış ve sayfalar dolusu reddiyeler yapılmıştı. Özellikle benim hakkımda herkesten fazla beş buçuk sayfa dolusu hezeyanlar ve uydurmalarla dolu raporlar hazırlanmışken Fatih Nurullah gibi daha yüzlercesi mebzul miktarda mevcut olan sapık cemâatlere menfî mânâda zerre kadar temâs edilmemiştir! İşte bu da hakkı bâtıl, bâtılı da hak göstermek için kurgulanan dinler arası diyalogcu ekibin bir ürünüdür. Ama şimdi kalkıp “Biz uyarmıştık” diye milletin gözüne bakarak yalan söylemek de böyle bir müesseseye hiç yakışmamaktadır. Özellikle Diyanet özeleştiri yapıp önceki dönemlerde olanları sâhiplenmemeli, bunların hakkı yansıtmadığını beyân etmeli ve “Bundan sonra biz daha dikkatli bir çalışma yapacağız” diye halkımızı rahatlatmaları îcâb etmektedir. Şu andaki yönetimi biz bunlardan aslâ sorumlu tutamayız ama geçmiş dönemi de tezkiye edemeyiz. Bu yüzden bundan sonra Ehl-i Sünnet dışı îtikat veyâ insanların malı, canı, ırzıyla alâkalı ifsat içinde olanlarla ilgili bir şey bildikleri zaman bütün dînî kuruluşları kamuoyuna önceden açıklama yapmaya ve insanları uyandırarak gerçek mânâda halka hizmete dâvet ediyorum. Allâh Teâlâ beni de, İslâm’a hizmet etme gayretinde bulunan diğer bütün kardeşlerimizi de, kurumlarımızı da Kendi yolundan, Ehl-i Sünnet yolundan kıl kadar dahi ayrılmaktan muhâfaza eylesin. Gözden, nazardan, şerlerden korusun. Büyük konuşmaktan muhâfaza eylesin. Sapmaktan ve saptırmaktan, kaymaktan ve kaydırmaktan, insanlara kötü örnek olmaktan muhâfaza eylesin ve ölmeden evvel gerektiği şekilde tebliğ vazîfemizi îfâya beni de, onları da muvaffak eylesin. Âmîn! Cübbeli Ahmet Hoca Kimdir? Biyografi Cübbeli Ahmet Hoca Ahmet Mahmut Ünlü, 27 Şubat 1965 yılında İstanbul Fatih'te aslen Giresunlu olan varlıklı bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Çocukluk yaşlarında cübbe giymesinden dolayı, adaşı olan yaşıtlarından ayırt edilmek için Cübbeli Ahmet olarak çağrılmaya başlandı. Klasik medrese usulü ile din eğitimi gördü. Resmî tahsil durumu ilköğretim seviyesi olup, ortaokulu dışarıdan bitirmiştir. 12 yaşında kürsülerden dînî vaazlar vermeye başlamıştır. Kendi çevresinde, genellikle verdiği vaazlardan ve çıkardığı dînî sohbet kasetleri ile tanınırken kamuoyunca tanınması 1999 yılında yaptığı 17 Ağustos Depremi konuşması sonrası gerçekleşmiştir. Başkanlığını babası Yusuf Ünlü'nün yapmış olduğu Fatih Hak ve Hizmet Vakfı tarafından İstanbul Beykoz Çavuşbaşı semtindeki 20 dönüm arazi üzerine kurulu devâsâ boyutlardaki külliye inşaatının yapılmasına önderlik etti. Külliye, hazine arazisi üzerinde kaçak olarak inşa edilmesinden dolayı el konuldu ve Hazine'ye devredildi. 2006 yılında Hürriyet Gazetesi’nde Cübbesiz Ahmet Hoca başlığı ile sürmanşetten jet skili fotoğrafları yayımlanarak haber edilmesiyle tekrar kamuoyunun gündemine girdi. 2009 yılı yazında barbie bebekler erkekleri tahrik ediyor fetvâsı ile tekrar gündeme geldi. Bu konuşmasından sonra Habertürk kanalında Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek programına katıldı. İlki 23 Temmuz 2009'da iki buçuk saat süren, ikincisi 2 Ağustos 2009 olmak üzere beş saat süren programlar yüksek reyting topladı. Programda, Adapazarı depremi sırasında yaptığı konuşmanın Kur'an-ı Kerîm ve Sünnet kaynaklı olduğunu belirten Cübbeli Ahmet Hoca, ancak konuşmasından isim ve yer vererek yaptığı bazı eleştirilerden dolayı özür dilediğini bildirdi. İslamiyet'e getirilen yeni yorumlara ve reformist görüşlere karşı durmaktadır. İslâm dinini Ehl-i Sünnet anlayışına göre yaşamanın gerektiğini savunur. Özellikle İstanbul dışındaki mekanlarda vermiş olduğu vaazlar, yoğun ilgi görmekte ve izdihamlara sebep olmaktadır. Kendisi Lalegül dergisinde dualar ve söyleşiler yayımlamaktadır. Cübbeli Ahmet Hoca, 1999 yılında yaptığı 17 Ağustos Depremi konuşmasından ötürü İstanbul 2 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce Türk Ceza Kanunu'nun 312 maddesi uyarınca Halkı din, mezhep ve inanç farklılığı gözeterek birbirine karşı kamu düzeni için tehlikeli olabilecek şekilde düşmanlığa alenen tahrik etmek suçundan 2 yıl 7 ay 3 gün hapis cezasına çarptırıldı. 13 ay hapis yattı. Cübbeli Ahmet Hoca, 12 Ekim 2011 tarihinde Karagümrük çetesi operasyonu kapsamında gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Ünlü, tutuklulukta geçen süre ve tutuklamanın koruma tedbiri olması sebebiyle 7 Aralık 2012 tarihinde tutuksuz yargılanmak üzere tahliye olmuştur. Cübbeli Ahmet Hoca Ahmet Mahmut Ünlü Eserleri "Yahudi ve Hristiyanlar Cennet'e girecek" DİYENLER CENNET'E GİREMEZ 99 Soruda NAMAZ Abdest Risâlesi Ahlâk-ı Nebî Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem Aralık 2011 - Kasr-ı Ârifan Dergisi Bedir Ehli ile Tevessül ve İstiğâseler ciltli baskı Cemaatle Namaz Çörek Otu Mûcizesi ve Şifâ Duâları Dînin Direği Mü'minin Mi'racı NAMAZ Dualarım Dürr-ü Meknûn Kasîdesi Dürrü Meknun Kasidesi’nin Şerhi Ellidört Farz Şerhi Evlenilmesi Haram Olanlar Evliliğin Faziletleri ve Eş Seçerken Aranacak Vasıflar Ezan-ı Muhammedî Risâlesi Fıtrat-ı Tağyir Risâlesi Hac ve Umre Duaları Hac ve Umre Risâlesi Hadislere İman Hayrettin Karaman’a Reddiyeler Hazret-i Mehdî Muhakkak Gelecek Fakat Bu Yüzyılda Değil Her Bir Uzuv İçin Şifa Ayetleri Her Derdi İyileştiren Bir Dua İmam-ı A'zam'a mensup Dürr-ü Meknûn kasîdesi'nin Her Derdi İyileştiren Bir Dua İstiğfarat-ı Münkize Kurtarıcı İstiğfarlar İtikat Risalesi Korunmuş Sır Seyf-i Kâtı Sırr-ı Masûn ve Dürr-ü Meknûn Hızb-i Şerîfi Kuran-ı Hakim Risalesi Kur'an-ı Mecîd Risâlesi Kurban Risâlesi Meva'ız-i Kudsiyye Kudsî Vaazlar Mevlid-i Şerîf Kıraati Mustafa İslâmoğlu'nun Bâtıl Görüşlerine Karşı HAK SÖZ Namaz İlmihali Namaz Kılmayanların İki Cihanda Başlarına Gelicek Belâlar Nişan ve Nikâh Ahkâmı Noel Tehlikesi Nüzûl-i Mesih Risâlesi Peygamber Efendimizin Mevlid Kıssası ve Mûcez Hayatı Peygamber Sevgisinin Alâmetleri Oruç Risâlesi Üç Vasiyetim Ramazân-ı Şerîf Risâlesi Rasûlüllah'ı Sallallâhu Aleyhi ve Sellem Rüyada Görmek Receb-i Şerîf Risâlesi Safer Ayında Okunacak Dualar Salâvat-ı Şerîfe Salevât-ı Kübrâ Sefer Duâları Selam Risalesi Sevapları Kat Kat olan Salevât-ı Muzâ'afât Sualli Cevaplı İslam Fıkhı Sualli Cevaplı İslam Fıkhı Şa'bân-ı Şerîf Risâlesi Şifa-i Şerif Şecere-i Nebeviyye Ta'dîl-i Erkân Târikat-i Aliyye de Râbıta-i Celiyye Tasavvuf Risâlesi Tevessülü İnkar Eden Vehhâbî Fırkasına Reddiyeler Zinaya Yaklaşmayın 2 Mustafa Islamoglu kadere inanmiyor hocam ama Allah herseyi daha iyi bilir cok güzel ve kaliteli bir sohbet . Yine bilmedigimiz - ama sohbetlerinizden* ögrendigimiz cok sey var , Allah razi Olsun Paylasim icin de tesekkürler... 3 evet burda mustafa islamoğlu kadere imanı inkar ediyor - YouTube Mustafa İslamoğlu * Mezhepleri ve mezhep imamlarını tenkit eden, * Şefaati inkâr eden, * Mehdi inişini inkâr eden, * Sahih hadisleri inkâr eden, * Üç talağı bir sayan İbni Teymiyenin fetvası, * “Hayızlı kadın camiye girebilir” diyen ve “Giremez!” diyen Ehli Sünnet âlimlerine de “Yahudilere meyl etmiştir.” diyen, * Hz. Ebubekir, Hz. Osman, Hz. Ömer, Hz. Aişe vâlidemize ve Hz. Muâviye hakaret eden şiileri konuk eden, onların hakaret vari sözlerini sessiz bir şekilde dinleyen ve konuşmalarına izin veren, * Üç Muhammad diye bir kitap çıkarıp Efendimiz mucizelerini inkar eden ve “Sıradan bir peygamberdir.” diyen, ve daha buna benzer akla zarar ne fetvaları olan bir şahsiyet!!! burda Cübbeli Hocamız ona uzun bir reddiyesi var Cübbeli Ahmet Hoca Batıl Mustafa İslamoğlu'na Reddiye [2] 23 Nisan 2009 - YouTube

cübbeli ahmet hoca kenan rifai