Pırlantave safir gibi diğer değerli taşlarla bir araya gelen elmas bambaşka bir ahenk yaratıyor. Son olarak da beyaz ve pembe altın tonlarıyla formunu alarak parmakları renklendirmeyi bekliyorlar. Tam tur yüzük, yarım tur yüzük, tektaş yüzük gibi özel koleksiyonlara alternatif yaratıyorlar. Elmas Kolye Modelleri
Satarkenkaybeder , profesyonrl satiscsozkonusu degilsr.. yuzde otuz.. Altın elmas. Altın bilezik.. altın %50 zararla satılıyormuş ama elmas 50 yıl sonra bile aynı değerden satılıyormuş. Elmas %25 altın %50 zarar diyor kuyumcu. Ben değerli taşların kıymetle değr bulduklarını düşünmüyorum, tabi bir kuyumcu kadar da bilgim
Elmas ve pırlanta arasında pek bir fark yoktur. Her iki taşın da ham maddesi aynıdır. Sadece şunu söyleyebiliriz; pırlantalar elmasın daha fazla işlenmiş halidir. Elmas yüzük olarak bilinen mücevher aynı zamanda pırlanta yüzük olarak da anılır. Yine de pırlanta ince işçilik gerektirdiğinden elmasa göre daha değerlidir.
Pırlanta mı daha değerli, kömür mü? Cam mı, elmas mı? Zümrüt mü, plastik mi? Altın mı, demir mi? Gümüş mü, ağaç mı?
Diğer değerli taşlara oranla çok nadir bulunan bu elmas fiyatının da yüksek olmasına rağmen oldukça tercih edilir. Beyaz altın ile birlikte çok şık bir uyum sağlayan sarı elmas parlaklığı ile de dikkat çeker. GIA sertifikasında renkli elmaslar sınıfında bulunan sarı elmas diğer elmaslara göre daha değerli bir elmastır.
cash. Twitter'da TT Trend Topic olan Kaşıkçı Elması'nın kaybolduğuna dair paylaşımlar sosyal medyada büyük yankı buldu. Kaşıkçı Elması çalındı' iddialarına ise Milli Saraylar'dan açıklama geldi. İşte Kaşıkçı elması hakkında merak edilenler…KAŞIKÇI ELMASI KAYIP MI, ÇALINDI MI, NEREDE?Milli Saraylar'dan yapılan açıklamada, "Tarihî elmasların en büyüğü ve en meşhuru olarak gösterilen Kaşıkçı Elması, 2,5 yıldır Topkapı Sarayı’nda silah koleksiyonunun yer aldığı Dış Hazine Bölümü’nde sergilenmektedir" denilirken, şu ifadelere yer verildi"Kaşıkçı Elması’nın kaybolduğu veya değiştirildiği ile ilgili gerçek dışı iddialar, Türkiye turizminin canlanmaya başladığı şu günlere hareketliliği baltalamaya yönelik maksatlı ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik girişimlerdir. Başkanlığımızın her türlü iletişim ve bilgi sunma kanalları kamuoyuna açıktır. Gerek basında gerekse sosyal mecralarda yer alan mesnetsiz ve gerçek dışı iddialarla ilgili hukuki yollara başvurulacaktır."KAŞIKÇI ELMASI DEĞERİTarihi elmasların en büyük ve en meşhurlarından biri olarak 86 karatlık Kaşıkçı Elması, Topkapı Sarayı'nın silah koleksiyonunun sergilendiği Dış Hazine Bölümü'nde sergileniyor. Kaşıkçı Elması'nın çevresi 49 adet çift sıra halinde iri pırlantayla süslenmiş, 86 karatlık ÖZELLİKLERİKaşıkçı elması'nın çevresini iki sıra 49 adet pırlanta bulunmaktadır. 1 cm3 elmasın kütlesi gr veya karattır. Kaşıkçı elması büyüklüğü 86/ = cm3 Osmanlı hazinesine ne zaman, nasıl girdiği ve elmasa neden "Kaşıkçı Elması" dendiği hakkında kesin bir bilgi yoktur. Adının, kesiminin oval olması ve dolayısıyla kaşığa benzemesinden geldiği düşünülmektedir. Elmasın Osmanlı hazinesine gelişi hakkında birkaç hikâye Toplayıcı ve IV. MehmedElmasın bulunmasıyla ilgili bir öyküye göre elmas, 17. yüzyılın sonlarında İstanbul'da bir kâğıt toplayıcı tarafından çöplükte bulunmuştur. Elmasın adını aynı zamanda kaşıkçı olan bu kişiden aldığı söylenmektedir. Öyküye göre bu kaşıkçı, bulduğu taşı bir kuyumcuya değerinin çok altında satar. Kuyumcu, taşın çok değerli olduğunu anlayınca bir arkadaşına gösterir. Kuyumcu ile taşı gören arkadaşı arasında bir kavga çıkınca olay Kuyumcubaşı tarafından duyulur. Kuyumcubaşı, kavga eden kuyumculara bir kese altın vererek taşı onlardan alır. Bu olayların Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa ve IV. Mehmed tarafından duyulmasının ardından taş alınır. Böylece devlet hazinesine giren taş işlenir ve ortaya 86 karat ağırlığında bir mücevher annesi ve Tepedelenli Ali PaşaElmasın Osmanlı hazinesine girmesi ile ilgili en çok bilinen öykü elmasın Napolyon'un annesinden satın alındığıdır. Öyküye göre 1774 yılında Pigot adlı bir Fransız subayı, bu elması Hindistan'dan satın alarak ülkesine götürür. Bir süre sonra elması, Napolyon'un annesi satın alır. Uzun bir süre Napolyon'un annesinde kalan elmas, Napolyon'un sürgüne gönderilmesinden sonra annesi tarafından satılığa çıkarılır. Elması, o sırada Fransa'da bulunan Tepedelenli Ali Paşa'nın bir adamı satın alır ve elması Paşa'ya getirir. Tepedelenli Ali Paşa, II. Mahmut zamanında devlete karşı ayaklandığı gerekçesiyle öldürülür. Tepedelenli Ali Paşa'nın mal varlığına el koyulur. Böylelikle "Kaşıkçı Elması" hazineye ve büyüklüğüElmas, 86 karat veya 17,2 gramdır. Dünyadaki diğer elmaslara kıyasla çok büyük bir elmas olmamasına karşı tanınan bir elmasdır. Çevresinde çift sıra 49 tane küçük elmas bulunmaktadır. Altın sarısı rengindedir.
Bunların maddi değerleri bile yanlış değerlendirilmiştir. Değer kavramının maddi ve manevi etiketi yanlış değerlendirilmiştir. Pırlanta dediğin değerli taşın, değer ölçümlenmesi az bulunuşu ve dünyanın en sağlam sert taşı olmasıdır. Peki az bulunan değerli midir? O zaman bereket bunun neresindedir? Pırlantanın yanında değersiz olan kömür milyonlarca değerli insanın hanesini ısıtmak için kül olmayı göze aldığından mı değersiz sayılır?Kömür karası gözler mi? Pırlanta gibi kalpler mi? Pırlantanın sıcaklığı ego ve sınıf ayrımlarını ısıtmak için mi ısıtır? Nedir hocam bunu değerli kılan? Bunu taktığın zaman gençleşsen hastalıktan kurtulsan bedenen korusan yahut batıl bir inancın dahi simgesi olsa, koca karıların şifalı taşı bile olsa anlayacağım. Değer bunun neresinde, bunu eline takınca özel güçlere mi sahip oluyoruz? Karda kışta soğuk bir havada üşüyen bir aileye bunu versen en büyüğünden, hatta beş karat olanından, bununla ısınabilir mi? Isınamazsa kömür, neden aileyi soğukta ölmekten, donmaktan korurken bu kadar değersiz? Kömüre değersizlik biçerek insan hayatını değersizleştirmek değil mi o zaman? Ha şimdi sen demeden ben söyleyeyim, pırlantayı satsa kömür alır diyeceksin. O zaman değerlerini satıp değersizi neden satın alacaksın? Tonlarca kömürü satıp gramajla pırlanta alanın ironisi. İşte tam da olan bu, burada bir tezatlık var. Gelelim elmasla cama. Kısadan geçelim; yüzeysel, duygusallık katmadan. Elmasla aynı taşın laciverti diyelim o zaman. Cam, evlerimizde, arabalarımızda hayatımız için elzem olan,gerdanları süsleyen kolyelerimiz için elzem olan elmas mı? Altından bir ülke kuramayacaksam ülkemin değerli yapılarını milletin evlerinin çatılarını güven sağlayan kapıları için demir değil mi bize lazım olan? Gümüşlükteki süsler mi, gümüş çatal bıçak mı mecburiyet sağlayan hayatın akışına? Eğitimin, adaletin, anayasasının hatta inancımızın kutsal kitabının cümlelerini yazdığımız için sayfaların her maddesi mi, ağaçlar mı sert olan? Değerli dediklerinizi en değerliniz olan terini dökmeye değer mi sahip olmak için? Senin çalıştığın, didindiğin zamanın, bir tane tek taş alacak kadar değersiz mi? Lükse karşı değilim; ev al, araba al, Iphone 30 daha çıkmadan git en önce sen al. Altın kolye, bileziklerle eşe dosta komşu gözünde değer görmeye müsade etme. Kimseye de bunlar için değer biçme. Ya birikimde mi yapmayalım altın değer kazanıyor? Kazanmaz mı ablam sizin gibiler varken. Kocası altın alınca kendini değerli sananlar varken, ve karısına altın aldığı için değer verdiğini düşünen kocalar varken. Altın, pırlanta, zümrüt her ne varsa işte sizler, bunlara değer vermeseniz onlar değerlenemez, leblebi ile aynı olur fiyatı. Adam gelmiş diğerleri şu taş bu fiyat, hayırdır niye bu kadar pahalı cücük kadar şey? Bunu alınca başımıza taş mı yağacak? Hayır, o da yok. Cevap şu efendim; bu taşı madenin en derinlerinden çıkartıyor işçi kölelerimiz sizin için. Asgari maaş veriyoruz kendilerine bu taş için. Ve sizin bütün maaşınızı istiyoruz kendimize. Daha ne olsun efendim? Sizin için hizmet eden bir köle ordusu var, bu yetmez mi? Bak, tekrar diyorum; lükse çomak sokmuyorum. Lüksü severim, hatta çok severim. Pahalı dolma kalemlere bayılırım. Ama onu altın kaplama olduğu için değil, altından değerli yazılar yazabildiği için satın alırım. Koleksiyonuma arkadaşlık ettiği için. Pahalı çanta da eşime alırım. O kadar değerli olmasını anlarım. Bu çantaya 20 milyar verilmez diyenlere kızarım! Verilir, az bile gelir, milyon dolar olması gerekir. O çanta için bir timsahın canı için akan gözyaşları paha biçilemez bilirim. Leoparın yüzülen derisi için elinden alınan kıymetlidir. Hatta para geçmez ona canını veren sahibi için. Parayla değerli sanıp aldıklarının değersiz olduğunu şimdi vereceğim örnekten iyice anla. Milyon dolara bir şehri satın alabilirsin, milyon dolara bir hayvanat şehirdeki mezarlıklarda son bulmuş cesetlere can satın alıp yeniden ruhunu satın alamazsın. Servetini versen, bir cana sahip olamazsın. Öyleyse sana verilen paha biçilemez, sana verilen değeri ölçülemez bu canı, hayatının serveti olan zamanını, servet katmak için harcaman sizin ne kadar sorumsuz bir yatırımcı olduğunuzu gösterir. Bir daha çalışıp kazanabilir misin harcadığın vaktini? Çok çalışırsan zenginleşebilir mi? Zaman için elinde kalan, yaşamak için tek sermayen olan dakikalar? Peki ya damlaya damla ya göl olur da saniye saniye, dakika olur mu? Olur, ama yok olur. Değerli Taş Gümüş Kömür Güncel Haberler
Elmas Mücevher dünyasının klasiği elmas, tüm dönemlerin farklı çizgileriyle harmanlanıyor ve kimi zaman tüm gücüyle geçmişi çağrıştırarak, kimi zaman da modern çizgiler kazanarak büyülemeye devam ediyor. Dünden Yarına Uzanan Zarif Çizgiler Mücevher dünyasında zamansızlığı yakalayan elmas Zen Pırlanta tasarımlarında bazen blue jean'le bile birlikte kullanabileceğimiz sadelikte, bazen de şık bir elbiseyi bambaşka bir yere taşıyacak detaylarla karşımıza çıkıyor. Nesilden nesile aktarılan sevginin bir sembolü gibi... geçmişin izlerini bugüne taşıyan ama her dem yeni, güçlü bir klasik. Geçmişte insanlar güce sahip olmak için elmas takılar taşırlardı. Elmasın kendilerini tüm kötülüklerden koruduğuna inanırlardı. Yunanlılar "tanrıların gözyaşları olarak nitelendirirken, Romalılar'a göre yıldızlardan kopan parçalardı. Hintliler için ise kötülükleri uzakta tutan şans tılsımı olarak görülüyordu. Diğer kültürlerde ise elmasın iyileştirme gücüne sahip olduğuna inanılırdı. Hakkında dönen efsaneler, elması çok istenen, önemli bir taş haline getirdi ve yüzyıllar sonra bile bugün aşkı simgelemek için kullanılıyor. Eskiden genellikle büyükannelerimizin kullandığı elmaslar, bugün yeni ve daha modern montürleri ile tekrar trend oldular. Modern Zamanlar Elmas, bugün adeta nostalji ve romantizmin bir sembolü gibi tüm cazibesini korumaya devam ediyor. Zen Pırlanta'nın elmas koleksiyonunda, çok farklı modellerin yanı sıra, pırlanta dünyasının vazgeçilmezleri olan tektaş ve beş taşlar da elmasla yeniden yorumlanıyor. Bunlar günlük yaşantımızda bile giysilerimizle uyum içinde, zarafetle kullanabileceğimiz yalınlıkta modellere dönüşüyor. Anneden yadigar klasik gül modellerde görmeye alıştığımız elmas, şimdi modern tasarımlarla da karşımıza çıkıyor. Elmas takmak için artık ağırbaşlı görüneceğimiz bir günü beklemeye gerek kalmadı. Zen Pırlanta'nın modern çizgilerle yorumladığı farklı modeller, trendy kıyafetlerimizle istediğimiz her zaman kullanabilmemiz için mücevher kutularımıza girmeye hazır. Farklı figürlerin süslediği elmas kolyeler, elmasın romantik görünümünü günümüzün çizgileriyle buluşturuyor. Zen Pırlanta'nın elmas modelleri arasında, dantel gibi işlenmiş klasik çizgilerden, farklı kesimlerde elmasların kullanıldığı modern tasarımlara kadar geniş seçenekler yer alıyor. Romantik dokunuşlara sahip tüm elbiselerle şık bir uyum yakalayan elmaslar, özellikle işaret ve küçük parmaklardaki farklı kullanımlarıyla günlük hayatımızdaki kıyafetlerimize değişik bir tarz katıyor. Farklı kullanım şekillerine olanak tanıyan yüzük tasarımları özellikle zarif çizgileriyle dikkat çekiyor. Tekli ya da çoklu kullanılabilen tasarımların her biri farklı parmaklara takılabilir ya da hepsi tek parmakta buluşarak kalin bir yüzük görüntüsü verilebilir. Damla ve yuvarlak gibi farklı kesimlerin birlikte kullanıldığı elmas kolyeler ve su yolu bilekliklerin elmas versiyonları, elmasın zarif ve vintage görünümünü sevenler için yaratıcı seçenekler oluşturuyor. Zen Pırlanta'nın getirdiği modern çizgilerle çoktan günlük hayatımıza giren elmas, gündüz ofis kıyafetlerimize veya haftasonu şıklığımıza eşlik ederken, bir gece davetinde de zarafetimize ışıltı katıyor. Elmas mı Pırlanta mı? Elmas ve pırlanta iki farklı taş değil, dünyanın en değerli ve en sert madeni elmasın İngilizce'de diamond farklı kesim türlerine verilen isimdir. Pırlanta, 1919'da Marcel Tolkowsky tarafından yaratılan bir kesim türüdür. 57 yüzeyden faset oluşan ve alt kısmı külah şeklinde sivri olan kesim, en çok kullanılan türdür. Bu kesimde ışık taşın içinde kırılır ve olağanüstü bir parlaklık vererek geri yansır. Ülkemizde "elmas kesim" olarak bilinen kesim türü ise, dünyada "rose cut" gül kesim diye bilinir. Elmas kesimin altı düzdür ve 12 ile 37 arasında değişen yüzeyden oluşur. Elmasa çarpan ışık sadece yüzeyden yansıdığı için pırlanta kesimdeki kadar yoğun bir parlaklık ve ışık yansıması elmas kesimde bulunmaz. Bu kesim türlerinin tercihi kişisel zevklere göre değişiklik gösteriyor. Genellikle tektaş, beştaş, tamtur gibi klasiklerde en çok pırlanta kesim tercih edilirken, daha antik görünümlü bir mücevher isteyenler elmas kesimli tasarımları tercih ediyorlar. Büyük anneden yadigar gibi duran vazgeçilmez bir klasik olan elmas, çok farklı tasarımlarla artık günlük hayatımızda da tercih edilir oldu. Elması modern çizgilerle yorumlayarak genç tarza sahip olanların da tercih ettiği modeller sunuyoruz. Farklı giyim tarzlarına ve farklı mekanlara göre hem elmas hem de pırlantalı tasarımlar her zaman beğeniyle seçilip kullanılıyor.
Bir önceki yazımızda Paris in dünya üzerinde onca yer varken Eyvah Eyvah 2 filminin bir bölümünün çekildiği Kazdağlarını neden mesken tuttuğunu sormuştuk. Bu sorunun cevabını bulmadan önce isterseniz size mitolojideki adı İda, günümüzdeki adı Kaz Dağı olan coğrafyayı biraz tanıtayım. Kazdağlarının Ege ve marmara bölgelerinin sınırlarını oluşturması nedeniyle iki farklı iklim etkisinde kalması, Avrupa – Sibirya, Akdeniz ve İran – Turan bitki bölgelerinin kesiştiği noktada bulunması nedeniyle bu bölgeleri temsil eden bitki türlerinin burada bulunması, Güney yamaçlarının deniz seviyesinden birden 1700 metrelere yükselmesi, bu alanların dereler ve çaylar tarafından derin vadiler şeklinde yarılması biyo çeşitliliği artırmaktadır. Kazdağı milli parkında bilim adamlarınca bugüne kadar 101 familyaya ait 800 cıvarında bitki taksonu tespit edilmiştir. Bu türlerin 77 adedi yalnızca Türkiyede bulunmaktadır. Bunların 29 tanesi de Dünyada sadece kazdağı milli parkında bulunan endemiklerdir Özetle yaradan dünyanın bu köşesini yaratırken biraz cömert davranmış, havasındaki oksijeni en yüksek oranda ve buna bağlı olarak, bitki örtüsünü binbir çeşitli yaratmakla kalmamış, toprağının altına da altın, demir vb. madeni gizlemiştir. Çoban Paris’in zamanında keçi güttüğü günlerden bu güne bitki çeşitliliği büyük oranda korunmuştur. Sizlerin her sabah büyük bir iştahla yediği Ezine peynirinin en kalitelisi bu dağlarda otlayan koyun ve keçilerin sütünden yapılanıdır. Çünkü peynire lezzetini veren bu dağlardaki eşsiz otlardır. Kazdağının alt yamaçlarında yetişen zeytin ağaçlarından üretilen zeytinyağının nefasetini başka yağlarda bulamazsınız. Bizim 0 asit veya 10 dizem diye adlandırdığımız zeytindeki asit orenını gösteren ölçü, bu yağlardaki nefasetin bilimsel kanıtıdır. Doğduğum günden bu yana sadece Kazdağının eteklerinde yetişen zeytin ağaçlarından hasat edilen zeytin yağını tüketmiş biri olarak marketlerde satılan en kaliteli zeytin yağları bile benim ağzımda motor yağı gibi bir tat bırakır. Kazdağının hemen eteklerinden başlayan Ezine ovası ise Kösedere veya sizin bildiğiniz adıyla Çanakkale domateslerinin anavatanıdır. Burada yetişen etli iri domateslerin tadını başka yerde bulmanız imkansızdır. Kazdağında Çoban Paris’in Afroditi yıkanırken gördüğü bölgenin hemen çevresinde yetişen elma hem lezzeti hem de çokluğu ile büyük bir ekonomik değer taşımaktadır. Türkiye de üretilen toplam elmanın %5 i bu bölgede yetiştiğini bilmenizi isterim. Yıllık elma üretimi 100 bin ton diğer bir deyişle 5 000 kamyon civarındadır. Yine aynı bölgede yetişen kiraz, şeftali ve diğer meyveler yöre halkının geçimi için büyük ekonomik değerdir. Eğer bir gün yolunuz 3200 yıl önce Paris’in keçi çobanlığı yaptığı, geçtiğimiz yaz aylarında da Eyvah Eyvah filminin çekimlerinin yapıldığı Bayramiç – Evciler Ayazma mevkisine yolunuz düşerse, yolun hemen sağında yer alan Evciler Tarım Kredi Kooperatifinin işlettiği alabalık üretim tesislerini ziyaret ediniz. Kendinize ana yemek olarak binlerce yıl önce afroditin yıkandığı sularda özenle yetiştirilen alabalık, yanına zeytin yağında beyaz peynir, çoban salatası ve meyve tabağından oluşan bir ziyafet çekiniz. Araba kullanmayacak olanlar için her ne kadar artık bir İngiliz markası olsa da bir duble Yeni Rakı içmelerini öneririm. En son kardeşim bir duble rakı istediğinde bardağın ¾ dolu olarak gelmişti, bazen garsonun eli terazisiz olabiliyor. Hesap geldiğinde ise ödeyeceğiniz ücrete inanamayacaksınız. Paris’in yaşam alanı olarak bu toprakları seçmiş olması daha doğal başka bir şey olabilir mi? Peki yöre halkı zengin midir diye sorarsanız? Cevap olarak, rüşvet olarak en güzel kadınla birlikte olma vaadine elindeki altın elmayı veren hem şehrimiz Paris’in durumunu gösteririm, bu arada kardeşi uğruna canını vermiş olan diğer hem şehrim Hektor’u anmadan geçersek Hektora ayıp etmiş oluruz. Bu kadar yer üstü zenginliği olan bir bölgeyi bazı Global ölçekli Şirketlerin birkaç TL lik altın uğruna niye talan etmeye çalıştıklarını anlamak gerçekten zor. Bugün kü yazımızda akçeli konulardan fazla bahsedemedik yarın kafanızı altın ve elma ile ilgili bazı basit aritmetik işlemler ile karıştıracağım. Ama şimdiden soruyorum o zaman ki inanışla ilahi gücü temsil eden Zeus’un biz fanileri temsil eden Paris’e verdiği altın elmada değerli olan neydi? 23/02/2011 Murat TUNÇER Bu yazı 1628 defa okundu
Marilyn Monroe’nun; “Pırlanta kadınların en iyi dostudur.” sözü ile akıllarda yer eden pırlanta; simgesel özellikleri, ışıltısı ve göz kamaştırıcı güzelliği ile vazgeçilmezimiz olmaya devam ediyor. Bu özellikleri ile en popüler mücevherler arasında yer alan pırlanta, elmas ile kesim tekniği yönünden farklılaşıyor. Elmas, pırlantanın doğadaki ham haline verilen isimken pırlanta, bir kesim tekniği olarak adlandırılıyor. Sanılanın aksine aynı taşa verilen ve işlenme tekniği ile farklılaşan, elmas ve pırlanta ile ilgili merak ettiğiniz her şey bu yazımızda. Elmas mı, Pırlanta mı? Göz kamaştırıcı güzelliği ve estetik görünümü ile birçoğumuzun vazgeçilmezi olan pırlanta, güzelliği ve simgeselliği ile en değerli mücevherlerin başında gelir. Pırlantanın kesilmemiş, ham haline ise elmas adı verilir. Sanılanın aksine, pırlanta ve elmas aslında farklı mücevherler değil; aynı hammaddeden üretilen aynı taşlardır. Tek farkları elmasın pırlantanın doğada bulunan ham hali olmasıdır. Bir başka deyişle; elmas pırlantanın işlenmemiş, doğadan çıkan madenine verilen isimdir. Elmas karbon atomlarının kristalleşmesi ile meydana gelir. Ürüne gitmek için gitmek için tıklayın. Pırlanta, ilk kez Marcel Tolkowsky tarafından 1919 yılında keşfedilmiş bir kesim tekniğidir. Marcel Tolkowsky tarafından keşfedilen bu kesim tekniği, tüm dünyayı etkileyerek pırlantayı dünyanın en popüler mücevheri haline getirir. Tolkosky’in geliştirdiği teknik, ham elmasın kesilmesi ve şekillendirmesi ile gerçekleşir. Pırlanta kesiminin özelliği; dışarıdan gelen ışığın elmasın içerisinden geçerek, yoğun bir şekilde kırılması ve geri yansıyarak ışıldaması ile kendini gösterir. Elmas bu şekilde eşsiz ışıltısına kavuşur ve hepimizin favorisi pırlantaya dönüşür. Elmas ile Pırlanta Farklı Maddeler mi? Işığın, elmas taşının içinde kırılması ve olağanüstü bir parlaklık vererek yansıması ile ortaya çıkan görünüm, pırlantayı hepimizin favorisi haline getiren özelliğidir. Pırlantanın en popüler kesim şekli 57 yüzeyli yuvarlak kesimidir. İngilizce “brilliant cut” olarak da adlandırılan bu kesim, yüzeyi daha çok ve alt kısmı kubbe şeklindedir ve geometrisinden dolayı ışığı daha etkileyici bir şekilde kırarak yansıtır. Bu da pırlantanın görkemli görüntüsüne kavuşmasına ve gözlerimizin kamaşmasına neden olabilir. Ürüne gitmek için gitmek için tıklayın. Pek çoğumuz pırlanta ve elmasın iki farklı taş olduğunu zanneder, oysa ikisi de aynı taştır ve onları farklı kılan kesim şekillerindeki farklılıktır. Elması eşsiz kılan özelliklerinden biri, kıymetli taşlar arasında en zor bulunanı olmasındadır. Elmas ne kadar büyük ve tek bir parça halinde bulunursa o kadar değerlidir ve bir o kadar da nadide bir parça haline gelmektedir. Oval, markiz, kalp, prenses adı verilen çeşitlerde pırlanta olarak adlandırılır. Ürüne gitmek için gitmek için tıklayın. Gül kesim olarak bilinen “rose cut” ise elmasın farklı bir kesim tekniğidir. Gül kesimin farkı; geniş petek benzeri bir görünüme sahip olması ve pırlanta kesimden farklı olarak taşın altının düz olmasıdır. Bu kesimde taşın altı düzdür ve taşların 12 ile 37 arasında değişen faseti vardır. Bu nedenle taşın yüzeyine çarpan ışık sadece yüzeyden yansır ve pırlanta kesim kadar parlak bir görünüme kavuşamaz. Pırlanta, taşı daha güzel ve parlak şekilde yansıtma gücü sayesinde, elmastan daha değerli ve pahalı bir mücevher haline gelir. Bültenimize Abone Olun! En güncel konuları kaçırmayın. elmaselmas mı pırlanta mı daha değerlielmas pırlanta farkıelmas ve pırlanta arasındaki farklarelmas ve pırlanta aynı mıpırlanta
elmas mı değerli altın mı