5 Sure. Mâide Suresi 41. Ayet Meali, Mâide 41, 5:41. Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler (münafıklar) ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar (Yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler , sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir
Enbiya suresi 12. ayet: ''Onlar azabımızı hissedince, hemen oradan süratle kaçıyorlardı.'' Maide suresi 41 ve 42. ayetler: 41. ayet: ''Ey resul!Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin.
Mâide Suresi 41. Ayetinin Meali (Anlamı): Ey Peygamber! Gerek kalpleri iman etmediği halde yalnızca dilleriyle “İnandık!” diyen münafıklardan, gerekse yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana gelmemiş bir topluluk hesabına casusluk eden yahudilerden küfürde birbirleriyle yarışırcasına koşturup duranlar sakın seni üzmesin.
Bu o kitab'dır ki kendisinde (Allah katından gönderilmiş olduğunda) hiç şübhe yokdur. (O) takvaa sahibleri için doğru yolun ta kendisidir.
cash. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. İnnâ enzelnâ-ttevrâte fîhâ huden venûrunc yahkumu bihâ-nnebiyyûne-lleżîne eslemû lilleżîne hâdû ve-rrabbâniyyûne vel-ehbâru bimâ-stuhfizû min kitâbiAllâhi vekânû aleyhi şuhedâ-/ec felâ taḣşevû-nnâse vaḣşevni velâ teşterû bi-âyâtî śemenen kalîlâenc vemen lem yahkum bimâ enzelaAllâhu feulâ-ike humu-lkâfirûneŞüphe yok ki biz, Tevrat'ı indirdik, onda doğru yola sevk ediş ve nur var. Tanrıya teslim olan peygamberlerle hükümleri bilenler ve Allah kitabını korumaya memur olan bilginler, Yahudilere, hep ona göre hüküm verirlerdi ve hepsi de o kitabın doğruluğuna tanıktı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi, az bir menfaat karşılığında satmayın ve kimler, Allah'ın indirdiği hükme uygun olarak hüküm vermezlerse onlardır kafirlerin ta kendileri Gerçek şu ki, içinde bir hidayet ve nur bulunan Tevrat’ı Biz indirdik. Allah’a Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler Rabbaniyyun ve yüksek bilginler Ahbar, Allah’ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahitler olduklarından onunla hükmederlerdi. Öyleyse ey bilgili ve yetkili kimseler insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim hükümet ederken, hâkimlik ve hakemlik yaparken Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse siyasi, ekonomik, ilmi ve ahlâki konularda çözüm üretirken ve kanun hazırlarken, hiçbir mazeret ve mecburiyeti bulunmadığı halde, Kur’an’ın emir ve yasaklarını temel ölçü edinmezse; işte onlar kâfirlerin ta yok ki, içinde rehberlik, kalp ve gönülleri aydınlatıcı belgeler bulunan Tevrat'ı biz indirdik. Kendilerini Allah'a teslim eden peygamberler, Yahudiler arasında, onunla hükmederlerdi. Allah'ın kitabını korumaları, kendilerinden istendiği için, Rablerine teslim olmuş kimseler ve alimler de, onunla hüküm verirlerdi. Bu sayılanların hepsi, o kitabın doğru olduğuna şahit idiler. Bu sebeple, ey İsrailoğulları! İnsanlardan korkmayın, yalnız benden korkun ve benim mesajlarımı, değersiz bir kazanç karşılığı değiştirmeyin. Çünkü, Allah'ın indirdiği ile hüküm vermeyenler, benim tarafımdan gönderilen gerçekleri örtbas etmiş olan içinde hak yolu aydınlatıcı bilgiler ve nur olan Tevrat'ı indirdik. Varlıklarını Allah'a teslim eden, İslâm’ı yaşayan müslüman olan peygamberler, yahudiliğin takipçilerine, Tevrat'taki kuralları esas alarak hüküm verirler, icraat yaparlardı. Allah'ın kitabını korumakla görevlendirilmeleri sebebiyle, kendilerini Rablerine adamış olan zâhitler ve âlimler de, Allah'ın kitabından, korumaya memur edildikleri, muhafaza edebildikleri kurallarla hüküm verirler, icraat yaparlardı. Hepsi de Tevrat’ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir örnek önderler ve doğruları konuşan şâhitlerdi. O halde saygı duyarak insanlardan korkmayın, içiniz titrereyerek benden korkun. Âyetlerimi servet, makam, mevki gibi geçici dünya menfaatlerine, birkaç pula satmayın. Kimler Allah'ın Tevratta indirdiği hükümleri, Muhammed'in peygamberliğini, şeriatını tasdik hükümlerini yerine getirmezlerse, işte onlar kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin ta Tevrat'ı içinde hidayet ve nur bulunduğu halde indirdik. Allah'a teslim olmuş peygamberler yahudilerin arasında onunla hükmederlerdi. Yine Allah'ın kitabını korumakla görevlendirilmiş olmaları itibariyle alimler ve fakihler de onunla hükmederlerdi. Bunlar onun üzerine şahittiler. [6] Artık insanlardan korkmayın benden korkun ve ayetlerimi az bir değer karşılığında satmayın. Kimler Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezlerse işte onlar o kitabın Allah katından gönderilmiş hak ve tümüyle doğru kitap olduğuna şu ki, biz Tevratı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler Rabbaniyun ve yüksek bilginler de Ahbar, Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından onunla hükmederlerdi. Öyleyse insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir ki Tevrat'ı biz indirdik. Onda bir hidâyet, bir nûr vardır. Allah'ın emrine boyun eğen peygamberler, onunla Yahudi'ler arasında hüküm verirlerdi. Âlimler ve fakîhler de, Allah'ın kitabını korumaya memur olmaları ve üzerine şâhid bulunmaları itibariyle hükmederlerdi. O halde ey Yahudiler, Tevrat'daki âhir zaman peygamberine ait vasıfları açıklamak hususunda, insanlardan korkmayın; benden korkun. Benim âyetlerimi birkaç para menfaat karşılığında değişmeyin. Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, işte onlar Biz, Tevrat’ı indirdik. Onda hidayet ve nur vardır. İslam olmuş peygamberler, Yahudi milleti için onunla hüküm verirlerdi. Rabbaniler ve Allah’ın kitabından koruyabildikleri kadarıyla –ki o kitabı tam korumakla yükümlü idiler- Yahudi âlimleri de onunla hüküm verirlerdi. O kitapta demiştik ki Ey hâkimler! Sakın insanlardan korkmayın, yalnızca Ben’den korkun ve ayetlerimizi ucuz bir fiyata satmayın. Ve bilin ki kim, Allah’ın indirdikleriyle hüküm vermezse onlara inanmazsa işte onlar kâfirlerin ta Tevrat'ı biz indirdik; onda yol gösterme ve nûr vardır. Teslim olmuş peygamberler, onunla Yahudilere hüküm verirlerdi; kendilerini Tanrı'ya vermiş zâhid ve âbidler de Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden onunla hüküm verirlerdi ve onu gözetleyip kollarlardı. “Ey Allah'ın kitabına tanık olanlar, insanlardan korkmayınız, benden korkunuz ve benim âyetlerimi az bir paraya satmayınız! Kimler Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte kâfirler onlardır!”Biz, onlara doğru yolu gösteren, aydınlık bulunan Tevrat'ı indirmişiz, kendilerin hakka veren peygamberler, Yahudilere bununla hükmederler, onların bilginleri, danışmanları onunla hükmederler, çünkü onlar, Allahın kitabını korumayla emrolunmuştur, onlar buna tanıktırlar, insanlardan korkmayınız, benden korkunuz, benim âyetlerimi değersiz şeylerle değiştirmeyin, Allahın indirdiği şeyle, yargılamayan kimse kâfirdirGerçek şu ki; içinde hidayet ve aydınlatıcı nur bulunan Tevrat'ı Biz indirdik. Musa'dan sonra kendilerini Allah'a teslim etmiş olan nebiler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Ayrıca, de Allah dostları ve ilim adamları hahamlar da Allah'ın kitabını korumaya memur edilmeleri ve üzerine şahit olmaları itibarıyla onunla hüküm verirlerdi. Artık Ey İsrailoğulları insanlardan değil, Benim azabımdan korkun ve benim ayetlerimi servet, makam, şöhret gibi önemsiz menfaatler karşılığında değiştirmeyin! Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse onlar inkârcıların ta Tevrat’ı inzâl iyledik ânda insânları tenvîr idecek ahkâm vardır. Allâh’a cidden tevekkül ve îmân iden enbiyâ, yahûdîleri bu kitâb ile muhâkeme iderler, hukemâ, zâhidler ellerindeki kitâb Allâh’ın ahkâmıyla hüküm iylerler, bunların şâhidleri idiler. Zâhidler! İnsanlardan korkmayınız benden korkınız benim âyâtımı kıymet-i kalîle içün satmayınız Allâh’ın inzâl itdiğine tevfîkan hüküm itmeyenler Biz yol gösterici olarak Tevrat'ı indirdik. Kendisini Allah'a teslim etmiş peygamberler, yahudi olanlara onunla ve Rabbe kul olanlar, bilginler de Allah'ın Kitap'ından elde mahfuz kalanla hükmederlerdi. Tevrat'a şahiddiler. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun, ayetlerimi hiçbir değerle değiştirmeyin; Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. Allah’a teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb’e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah’ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat’ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik. Kendilerini Allah'a vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah'ın Kitab'ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de onunla hükmederlerdi. Hepsi ona hak olduğuna şahitlerdi. Şu halde Ey yahudiler ve hakimler! İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah'ın indirdiği hükümler ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta hidayet ve ışık bulunan Tevrat'ı biz indirdik. müslüman peygamberler onunla Yahudiler arasında hüküm veriyorlardı. Hahamlar ve din bilginleri de ALLAH'ın kitabından emredildikleri şeylerle hüküm verirler ve onun üzerine tanık olurlardı. Halkıululamayın, beni ululayın ve ayetlerimi ucuz bir fiyata satmayın. ALLAH'ın indirdiği ile hüküm vermeyenler Musa'ya verilen kitabın özel ismi olarak bilinmektedir. Ne var ki bu yaygın anlayış yanlış olabilir. Kuran hiç bir yerde Musa'ya Tevrat verild... Devamı..İçinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat'ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden onunla hüküm verirler ve onun Allah'ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta biz Tevratı indirdik, onda bir hidayet, bir nur vardı, müslim olan nebiyyûn, Yehudîlere onunla hukmederlerdi, rabbaniyyun ve ahbar da, kitabullahın muhafazâsına me'mur edilmiş olmaları ve üzerine nâzır ve murakıb bulunmaları hasebile hukmederlerdi, artık insanlardan korkmayın benden korkun, benim âyetlerimi bir kaç paraya değişmeyin, ey hâkimler! Her kim Allahın indirdiği ahkâm ile hukmetmezse onlar hep kâfirlerdirKuşkusuz, Biz, doğru yola iletici ve aydınlatıcı olan Tevrat'ı indirdik. Nebiler, onunla teslim olan Yahûdiler için hüküm veriyorlardı. Rabbaniler¹ ve ahbar² onlar da Allah'ın kitabından ezberletilmiş olmasından dolayı, ona tanıklık ediyorlardı. Öyleyse siz insanlardan değil, Bana karşı gelmekten sakının. Benim ayetlerimi az bir bedele değişmeyin! Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin³ ta kendileridir. 1- Rabb\e adanmış olanlar. 2- Din bilginleri. 3- ki Tevrâtı biz indirdik ki Onda bir hidâyet, bir nur vardır. Kendisini Allaha teslim etmiş olan İsrâîl peygamberler i, Yahudiler e âid da'valarda onunla hükmeder ler di. Âlimler, fakıyhler de Allahın o kitabını hıfza me'mur oldukları için yine hükümlerini onunla verirlerdi. Hepsi de onun Allah tarafından gönderilmiş olduğu üzerinde bil'ittifak şâhid idiler. O halde ey Yahudiler siz insanlardan korkmayın, benden korkun. Benim âyetlerimi az bir bahaya hasîs menfaatlere satmayın. Kim Allahın indirdiği hükümler le hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta bir hidâyet ve bir nûr bulunan Tevrât'ı muhakkak ki biz indirdik. Allah'ateslîm olmuş peygamberler, yahudi olanlara onunla Tevrât'la hüküm verirlerdi; Allah'ın Kitâbı'nı muhâfazaya me'mur edilmeleri sebebiyle Rabbânîler ilim ve ihlâsla kulluk ederek Rabb'e mensub olan kimseler ve ahbâr ilim sâhibi zâtlar da onunla hüküm verirlerdi; çünki onlar, ona gözcülük eden tahriften koruyan kimseler idiler.Ey yahudiler! O hâlde insanlardan korkmayın; ancak benden korkun ve âyetlerimi az bir fiyata geçici dünya menfaatleri mukabilinde satmayın! Tevrât'ı tahrîf etmeyin!Artık kim Allah'ın indirdiğiyle inkâr ederek hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.22Bu âyetle, 45. ve 47. âyetlerde geçen “kâfirler, zâlimler ve fâsıklar” sıfatlarından birincisi, inkâr edenleri; diğer ikisi ise, îmânı olduğu hâlde... Devamı..İçerisinde doğru olana ulaştıran ve o doğruya uyanların yollarını aydınlatan Tevrat’ı biz indirdik. Kendilerini Allah’a teslim etmiş peygamberler, Rablerine kendilerini adamış rabbaniler ve âlimler ve Tevrat’ın doğruluğuna şahit olanlarda, Allah’ın kitabından ezberledikleri öğrendikleri ile yahudilere Tevrat’ın hükümleriyle hüküm verirlerdi. Ey Hüküm verme yetkisinde olanlar! Bundan sonra insanlardan korkmayın, yalnızca benden korkun ve benim verdiğim doğru hükümleri az bir değere satmayın. Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmiyorsa, işte onlar gerçekleri inkâr eden Tevrat’ı Biz bildirdik. Tevrat’ın içinde doğru yol, ışık vardır. Allah’a kendini veren peygamberler yahudileri onunla yargılarlardı. Nasıl ki, din bilginleri, danışmanları da Allah’ın Kitap’ından belledikleri yargılarla yargılarlardı. Hepsi de onun doğruluğuna tanık oldular. Öyleyse siz insanlardan korkmayın, Benden korkun. Benim ayetlerimi az bir değere değişmeyin. Herkim Allah’ın bildirdiği Kitap’la yargılamazsa o, Allah’ı tanımaz Tevrat/ı inzal ettik, Tevrat/ta hidayet vardır, nur vardır [⁶]. Musa/dan sonra Allah/ın hükmüne inkıyat eden peygamberler onunla Yahudiler arasında hükmederler [⁷]. Onların uleması, fukahası da [⁸] Kitabullahı hıfza [⁹] memur olmalarından nâşi hükmederler [¹⁰]. Ona şahit olurlar [¹¹]. Ey rüesa! Artık nâstan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az paha ile satmayın, herkim Allah/ın inzal ettiği ile hükmetmezse işte kâfirler onlardır.[6] Ahkâm ve şerayii, tekâlif-i ilâhiyeyi gösterir, karanlıkları aydınlatır.[7] Yahut Tevrat'ta Yahudi olanlar için hidayet vardır, nur vardır, Allah'... Devamı..Muhakkak ki Biz, doğru yol gösterici ve aydınlatıcı olarak Tevrat’ı indirdik. Kendilerini Allah’a teslim etmiş [eslemû] peygamberler, Yahudilere onunla hüküm verirlerdi. Kendilerini Allah’a adayanlar [rabbâniyyûn] ve din bilginleri/hahamlar [ahbâr] da Allah’ın Kitabı’ndan elde mahfuz kalanla hüküm verirlerdi ve onu gözetip kollarlardı. Ey hüküm verenler! O hâlde insanlardan korkmayınız, Ben’den korkunuz ve Ben’im ayetlerimi az bir değere satmayınız. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin tâ İbn Abbas, kâfirler sözünden kastedilenin, “nankörler” olduğunu söyler. Zamahşerî ise, dinden çıkanlar değil, Allah’ın indirdiklerine inanmayanlard... Devamı..Doğrusu biz içinde bir hidayet ve bir nur bulunan Tevrat'ı indirdik. Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Rabbani âlimler ve bilginler de Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahitler olduklarından onunla hükmederlerdi. Öyleyse insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar şu ki, içerisinde hikmet dolu öğütler, hidâyet ve aydınlatıcı nur bulunan o Tevrat’ı Biz indirdik. Nitekim, Musa’dan sonra gönderilen ve Allah’a içtenlikle boyun eğmiş olan Peygamberler, Yahudiler arasında onunla hükmederlerdi. Ayrıca, kendilerini Allah’a adamış olan âdil yöneticiler, yani rabbânîler ve âlimler de ona göre hüküm verirlerdi. Çünkü onlar, Allah’ın kitabını öğrenmek, öğretmek ve uygulamak sûretiyle koruyup gözetmekle görevliydiler ve tüm hâl ve hareketleriyle, onun hak bir kitap olduğuna şehadet eden hakikat şahitleri insanlardan değil, Benden korkun! Benim gerek Tevrat, gerek İncil ve gerekse Kur’an’daki ayetlerimi, —özellikle de, Son Elçiyi müjdeleyen Tevrat ayetlerini— servet, makam, şan, şöhret gibi basit menfaatlerle değiştirmeyin! Unutmayın ki, her kim Allah’ın egemenlik yetkisini reddederek O’nun indirdikleriyle hükmetmeyecek olursa, işte onlar, kâfirlerin ta kendileridir!Biz, içinde bir hidayet ve nûr bulunan Tevrat’ı indirdik. Yahudîleşmiş olanları terk etmiş müslim, teslim olmuş Nebiyyler; Rabbâniyyler Rabbin Yolunda Yürüyen Nasrâniy Bilginler ve Ahbâr Yahudî Bilginler, buna şahid oldukları halde Allah’ın kitabından muhafaza etmek istedikleriyle hüküm veriyorlar. Artık, İnsanlar’dan çekinmeyin; benden saygı ile çekinin! Benim âyetlerimi az bir bedele değiştirmeyin! Kim Allah’ın indirdikleriyle hüküm vermediyse, işte onlar Kâfirler’ indirdiğimiz Tevrat dahi insanlara yol gösteren bir ışıktır. Nitekim, samimi tanrı habercileri, vaktiyle Yahudileri, hep Tevrat’a göre yargıladılar. dindar Yahudiler ve rahipler hâlâ Allah kelâmından elde kalanıyla karar veriyorlar, hem de bu şekilde mevcudu korumuş oluyorlar. Artık bundan böyle insanlardan korkmayın benden korkun. Benim sözlerimi üç kuruş kazanç için ayağa düşürmeyin Yargı kararını Allah'ın emirleri doğrultusunda vermeyenlerin inançları yok Tevrat’ı biz gönderdik. Tevrat’ın içindeki ayetlerde insanları hidayete götüren aydınlık vardır. Allah’a teslim olmuş Nebiler onunla Yahudilere hüküm verirlerdi. Kendini Rabbine adamış kimseler ile âlimler de Tevrat ile hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah’ın kitabını korumakla görevliydiler. Tevrat’ın hak olduğuna şahittiler. Onun için insanlardan korkmayın, benden korkun! Ayetleri az bir bedel karşılığı çıkarınız doğrultusunda satmayın! Bilin ki kim Allah’ın gönderdiği yasalarla hükmetmezse kâfirdir. İçinde hidayet ve [nûr] bulunan Tevrat’ı biz indirdik. [*] Allah’a teslim olmuş peygamberler, yahudilere ait davalarda onunla Tevrat ile hükmederlerdi. Allah’ın Kitabı’nı korumakla görevlendirildikleri için Rablerine teslim olmuş kişiler ve bilginler de onunla hükmederlerdi. Hepsi de ona Tevrat’ın hak olduğuna şahitti. Ey hâkimler! İnsanlardan korkmayın; bana saygı duyun! Ayetlerimi az bir değer karşılığında satmayın! Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta hidayet yani hak ve hakikata rehberlik eden esaslar bulunması ve onun da hakikatın ışığını içermesi ifadesi, Mâide 541’de yer alan “kelimel... Devamı..İçerisinde dosdoğru yolu gösteren âyetler ve nur bulunan ve Müslüman Peygamberlerin¹ kendisiyle Yahûdîlere hükmettiği Tevrât’ı, Mûsa’ya elbette Biz, indirdik. Mûsa’nın dinini terk edip Yahûdî olanlar hakkında; derin ilim sahipleri² ve hahamlar,³ Allah’ın kitabının koruyucuları ve doğruluğunun şâhitleri olarak hükmetselerdi onlar da Tevrât’la aynı hükmü verirlerdi. Ey Yahûdî âlimleri! İnsanlardan korkmayın, sadece Benden korkun ve âyetlerimi ucuza satmayın. Şunu iyi bilin ki Allah’ın indirdiği hükümler ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta Bu ifâdeden, Allah’ın bütün Peygamberlere gönderdiği dinin adının, “İslâm dini” ve bu dinlere uyan kimselerin de “Müslüman” olduğu Devamı..Şüphe yok ki, içinde rehberlik ve aydınlık bulunan Tevrat’ı indiren Biziz. Kendilerini Allah’a teslim eden peygamberler, ona dayanarak yahudi itikadına uyanlar hakkında hüküm verirlerdi; ⁵⁸ [eski] din adamları ve hahamları da öyle yaptılar, çünkü Allah’ın kelâmının bir kısmı onların himayesine emanet edilmişti; ⁵⁹ ve hepsi onun doğruluğuna şahitlik yaptılar. Bu nedenle, [ey İsrailoğulları,] insanlardan korku duymayın, yalnız Benden korkun; ve Benim mesajlarımı önemsiz bir kazanç karşılığı değiştirmeyin ⁶⁰ Çünkü Allah’ın indirdiklerine göre hüküm vermeyenler, gerçekten hakikati inkar edenlerdir!58 Hz. Musa Şeriatı’nın Tevrat yalnız İsrailoğulları için geçerli olduğuna ve evrensel bir geçerlilik iddiası taşımadığına “Allah kelâmını... Devamı..Hiç şüphe yok ki, içinde rehberlik ve ışık bulunan Tevrat’ı biz Allah’a teslim olmuş nebiler, Yahudilere onunla hüküm vermişlerdi,2 Rabbe adanmış olan bilginler ve din adamları da Allah’ın kitabında olan ile hükmederlerdi. Hala onlar buna şahittirler. O halde insanlardan korkmayın, sadece benden Ayetlerimi, az bir bedelle Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler, işte onlar kâfirlerin ta 13/3-4, 14/5, 2 41/43, 42/13, 3 33/39, 4 2/174-175, 3/199 5 5/43Şüphe yok ki, kendisinde rehberlik ve ışık bulunan Tevrat’ı Biz indirdik. Hepsi de Allah’a teslim olmuş bulunan nebiler, Yahudi olanlara onunla hükmetmişlerdi; Allah’ın kitabı kendi korumalarına bırakıldığı için,[⁹³¹] Allah’a adanmış adamlar ve hahamlar da öyle yapmışlardı; hepsi de ona şahit idiler. O hâlde Ey Yahudileşen İsrâiloğulları, gözünüzde büyüttüğünüz insanlardan korkmayın, Benden korkun![⁹³²] Âyetlerimi az bir menfaat karşılığı pazarlamayın![⁹³³] Zira Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridirler.[931] Kur’an tahriften korunduğu hâlde Tevrat niçin tahrif edildi sorusunun cevabı buradadır. [932] Vahiy korkusuzluk’ gibi bir imkânsıza değil k... Devamı..Muhakkak Tevrat'ı Biz indirdik, onda bir hidâyet ve bir nûr vardır. Müslim olan nebiler onun ile Yahudilere hükmederlerdi. Din alîmleri, fakihler de Allah Teâlâ'nın kitabını muhafazaya memur olmaları sebebiyle onunla hükümde bulunurlardı. Ve onlar o kitap üzerine şahitler idiler. Artık nâstan korkmayın, Benden korkunuz ve Benim âyetlerim ile az bir bedel satın alalmayınız ve her kim Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğu ile hükmetmez ise işte onlar hidâyet ve nûr olan Tevrat'ı biz indirdik. Kendilerini Hakka teslim eden nebîler, Yahudilerle ilgili meselelerde onunla hükmederlerdi. Alimler ve mürşitler de Allah'ın kitabını koruma ile görevlendirilmeleri sebebiyle yine onunla hüküm verirlerdi. Hepsi de kitabın hak olduğunun şahitleri idiler. O halde ey hakimler, insanlardan korkmayın, Benden korkun. Âyetlerimi az bir menfaat karşılığında satmayın. Kim Allah'ın indirdiği ahkâm ile hükmetmezse işte onlar tam kâfirdirler. Din bilginlerinin koruma görevleri vardı, fakat Kur’ân bu görevi eksiksiz yaptıklarını bildirmiyor. Kitabı önemsemeyerek, onu inkâr ederek onunla hükm... Devamı..Gerçekten Tevrat'ı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur vardır. İslam olmuş peygamberler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi, kendilerini Tanrıya vermiş zahidler ve alimler de "Allah'ın Kitabını korumakla görevlendirildiklerinden onunla hüküm verirlerdi ve onu gözetip kollarlardı. Ey hakimler, insanlardan korkmayın, benden korkun ve benim ayetlerimi az bir paraya satmayın! Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte kafirler onlardır!ÈğÂîÇ ÇòÊïÍòáğØïèÇ Âğæò ãğÊîÇÈğ Çääñîçğ" cümlesinde "Âğæò" cer harfinin ba'dıyye olması da, muhtemeldir. Bu takdirde cümlenin anlamı "Allah'ın Kitapı... Devamı..Biz onlara rehber-i hidâyet ve nûr olan Tevrât'ı inzâl iyledik. Allâh Te'âlâ'nın emrine münkâd ve teslîm olan peygamberler, yahûdîler hakkında onunla hüküm iderlerdi ve Yehûd'un zâhid ve 'âlimleri de Allâh'ın kitâbından zâyi' itmeyüb hıfz iyledikleri ahkâm ile hükm iderler ve onlar bunun doğru oldığına şâhiddirler. Nâsdan korkmayub benden korkınız. Âyetlerimle kıymetsiz ve değersiz şeyleri satun almayınız. Allâh'ın inzâl iylediği şeyle hükm itmeyenler doğru yola bir rehber ve nur olan Tevrat’ı biz indirdik. Allah’a teslim olmuş nebîler, Yahudiler arasında onunla hükmederlerdi. Hocalar ve âlimler ise kendilerinden Allah’ın kitabını korumaları istenmesi sebebiyle onunla hükmederler ve ona şahit olurlardı. Siz, insanlardan korkmayın; benden korkun. Ayetlerimi geçici bir bedelle değişmeyin. Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyenler, kâfir yol gösterici ve aydınlatıcı olarak biz indirdik. Kendisini Allah'a teslim etmiş peygamberler, Yahudilere Tevrat ile ve Rabbin yolunda yürüyenler, bilginler de Allah'ın kitabından elde kalmış olan kısmı ile hükmederlerdi. Tevrat'ı gözetiyorlardı. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az bir bedelle değiştirmeyin. Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler, işte onlar hidayet ve nur olan Tevrat'ı da Biz indirdik. Hakka teslim olmuş peygamberler, Yahudiler hakkında onunla hükmederlerdi. Allah erleri ile âlimler de onunla hükmederlerdi; çünkü onlar da Allah'ın kitabını korumakla görevliydiler ve onun hak kitap olduğuna şahit idiler. Siz de insanlardan korkmayın, Benden korkun; üç beş kuruş için Benim âyetlerimi satıvermeyin. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin tâ indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta biz indürdük tevrįt’i anuñ içinde ŧoġru yol göstermek daħı aydınlıķ. hükm eyler anuñ-ile peyġamberler anlar kim boyun virdiler anlaruñ içün kim cuḥūd oldılar daħı Tañrı’yı biliciler daħı danışmanlar andan ötürü kim śaķlamaķ istenildiler Tañrı kitābın daħı oldılar anuñ üzere ŧanuķlar pes ķorķmañ ādemįlerden daħı ķorķuñ benden. daħı śatun almañ āyetlerüm-ile az bahā ya'nį az bahālu dünyelıķ. [57a] daħı her kim hükm eylemeye ya'nį cuḥūdlardan anuñ da kim indürdi Tañrı şunlardur biz indürdük Tevrātı, anuñ içinde hidāyet vardur, nūr daḫı. Ḥükmeyler anuñ bile nebīler ki münḳād olupdururlar Tañrıya Yehūdi olanlar, Allāha ḳulluḳ idenlere. Daḫı ālimler daḫı ḥükm iderler bildükleri‐y‐le TañrıTaālā kitābından daḫı anuñ üstine ṭanuḳları. Pes ḳorḳmañuzādemīlerden ve benden ḳorḳuñuz, daḫı ṣatun almañuz benüm āyetlerümbile az bahāyı. Daḫı ḥükm eylemese Tañrı Taālā indürdügi kitāb‐ıla, pes ki, Tövratı da Biz nazil etdik. Onda haqq yol və nur vardır. Allaha təslim olan peyğəmbərlər yəhudilər arasında onunla, din alimləri və fəqihlər isə kitabdan qorunub saxlanılanlarla Tövratdan ələ gəlib çatan ayələrlə hökm edərdilər. Onlar peyğəmbərlər, din alimləri və fəqihlər ona Tövratın ilahi bir kitab olmasını şahiddirlər. Ey yəhudi alimləri və rəisləri! İnsanlardan qorxmayın, Məndən qorxun. Mənim ayələrimi ucuz qiymətə satmayın. Allahın nazil etdiyi kitab və şəriət ilə hökm etməyənlər, əlbəttə, kafirdirlər!Lo! We did reveal the Torah, wherein is guidance and a light, by which the Prophets who surrendered unto Allah judged the Jews, and the rabbis and the priests judged by such of Allah's Scripture as they were bidden to observe, and thereunto were they witnesses. So fear not mankind, but fear Me. And barter not My revelations for a little gain. Whoso judgeth not by that which Allah hath revealed such are was We who revealed the law to Moses therein was guidance and light750. By its standard have been judged the Jews, by the prophets who bowed as in Islam to will, by the rabbis751 and the doctors of law for to them was entrusted the protection of book, and they were witnesses thereto752 therefore fear not men, but fear me, and sell not my signs for a miserable price753. If any do fail to judge by the light of what Allah hath revealed, they are no better than Guidance, with reference to conduct; tight, with reference to insight into the higher realms of the spirit. 751 Rabbaniyun may, I think, be rightl... Devamı..
❬ Önceki Sonraki ❭ ۞ يَٰٓأَيُّهَا ٱلرَّسُولُ لَا يَحْزُنكَ ٱلَّذِينَ يُسَٰرِعُونَ فِى ٱلْكُفْرِ مِنَ ٱلَّذِينَ قَالُوٓا۟ ءَامَنَّا بِأَفْوَٰهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِن قُلُوبُهُمْ ۛ وَمِنَ ٱلَّذِينَ هَادُوا۟ ۛ سَمَّٰعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّٰعُونَ لِقَوْمٍ ءَاخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ ۖ يُحَرِّفُونَ ٱلْكَلِمَ مِنۢ بَعْدِ مَوَاضِعِهِۦ ۖ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِن لَّمْ تُؤْتَوْهُ فَٱحْذَرُوا۟ ۚ وَمَن يُرِدِ ٱللَّهُ فِتْنَتَهُۥ فَلَن تَمْلِكَ لَهُۥ مِنَ ٱللَّهِ شَيْـًٔا ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَمْ يُرِدِ ٱللَّهُ أَن يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِى ٱلدُّنْيَا خِزْىٌ ۖ وَلَهُمْ فِى ٱلْءَاخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ İbni Kesir Ey peygamber; ağızlarıyla inandık dedikleri halde kalbleriyle inanmayanlardan, yahudi olanlardan, yalan kulak verenler ve sana gelmeyen başka bir kavmin sözünü dnleyenlerden küfre koşanlar, sen, üzmesin. Sözlerin yerlerini değiştirirler de; size bu verilirse alın, verilmezse kaçının, derler. Allah, kimin de fitneye düşmesini isterse; onun için senin Allah´a karşı hiçbir şeye gücün yetmez. İşte onlar; Allah´ın kalblerini temizlemek istemediği kimselerdir. Dünyada rüsvaylık, onlaradır. Ve onlar için ahirette, büyük bir azab vardır.
❬ Önceki Sonraki ❭ سَمَّٰعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّٰلُونَ لِلسُّحْتِ ۚ فَإِن جَآءُوكَ فَٱحْكُم بَيْنَهُمْ أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ ۖ وَإِن تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَن يَضُرُّوكَ شَيْـًٔا ۖ وَإِنْ حَكَمْتَ فَٱحْكُم بَيْنَهُم بِٱلْقِسْطِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ Diyanet Vakfı Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever.
Mâide Sûresi 42. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Fazileti Mâide Sûresi Hakkında Mâide sûresi 120 âyettir. Medine’de inmiştir. Sûre ismini, içinde “yemekli sofra” mânasındaki اَلْمَائِدَةُ mâide kelimesinin geçtiği 112. ayetten almaktadır. Esasında bu sûre İslâm nimetinin ikram edildiği ilâhî bir sofradır. Ayrıca bu sûreye, birinci âyetinde akidlerin yerine getirilmesi emredildiği için “Ukûd”, okuyanları azap meleklerinin elinden kurtaracağı için اَلْمُنْقِذَةُ Münkıze, ve dinî hükümler çeşitli âyetlere serpiştirildiği için اَلْمُبَعْثِرَةُ Mubasire adları da verilmiştir. Bu sûre Hudeybiye anlaşmasından sonra, Hicret’in 6. senesinde veya 7. senesinin başlarında vahyolunmuştur. Mushaf tertîbine göre 5, nüzûl sırasına göre 110. sûredir. Mâide Sûresi Konusu Sûrede özetle şu mevzular ele alınmaktadır › Müslümanların dinî, içtimaî, iktisadî ve siyasî hayatlarını tanzim eden düzenlemelere yer verilir. Bu bağlamda akitlerin yerine getirilmesi, Allah’ın hacla ve bunun dışındaki hususlarla ilgili koymuş olduğu dinî nişânelere saygı duyulması, Kâbe’ye gelen hacılara karşı girişilecek her türlü müdahalenin yasaklanması sözkonusu edilir. Haram ve helâl olan yiyeceklerle alakalı kesin hükümler konur. Bu hususta İslâm’dan önce mevcut olan yanlış telakki ve uygulamalar kaldırılır. Ehl-i kitabın kestiklerini yeme ve iffetli hür kadınlarıyla evlenme izni verilir. Abdest, gusül ve teyemmümle ilgili hükümler; isyan, toplumun huzurunu bozma, hırsızlık ve kısası gerektiren hususlarla ilgili cezalar bildirilir. İçki içmek, kumar oynamak, putlara tapmak, fal oklarıyla iş yapmak tamamen yasaklanır. Yemin kefareti açıklanır ve şâhitlikle alakalı yeni hükümlere yer verilir. › Hâkim duruma geçen müslümanlar, iktidarın kendilerini bozması tehlikesine karşı ikaz edilip, adâlete bağlı kalmaları, kendilerinden önce geçen kitap ehlinin hatalarına düşmemeleri, onları dost ve sırdaş edinmemeleri konusunda tekrar tekrar uyarılır. Bunu başarabilmek için de Allah ve Rasûlü’nün öğrettiklerini, emir ve yasaklarını titizlikle gözetmeleri emredilir. › Yahudiler, ısrarla sürdürdükleri yanlış tavırlarına karşı ikaz edilir ve sırat-ı müstakim olan İslâm yoluna tabi olmaya çağrılır. Hz. Âdem’in iki oğlunun kıssası bağlamında Hz. Peygamber Efendimiz ve ashâbı hakkında öldürme planlarından vazgeçilmesi ve Allah katında insanın hayatının ehemmiyeti hususuna özel bir vurgu yapılır. Aynı şekilde Hıristiyanların da içine düştükleri yanlış inançlar açıkça belirtilerek, onlara da Allah Resûlü rehberliğini kabul etmeleri konusunda uyarıda bulunulur. İşin ciddiyetini göstermek üzere de kıyamet gününde peygamberlerin bile zor anlar yaşayacağı ilâhî hesaptan bir tablo arzedilir. Netice olarak bütün insanlar göklerin, yerin ve her şeyin sahibi olan Allah’a kulluğa davet edilir. Mâide Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada 5., iniş sırasına göre 112. sûredir. Fetih sûresinden sonra, Tevbe’den önce Medine’de nâzil olmuştur. Medine döneminde bir defada indiğine ve son inen sûrelerden olduğuna dair rivayetler bulunmakla birlikte Tirmizî, “Tefsîr”, 6/20; Müsned, II, 176; VI, 455; Hâkim, Müstedrek, II, 311, bu rivayetlerin gerek sûrenin ihtiva ettiği konulara gerekse sûre içindeki âyetlerin iniş sebebiyle ilgili bilgilere uygun düşmediğini savunan Ateş’e göre sûre, Medine döneminde uzun bir zaman dilimi içerisinde peyderpey inmiş, ancak Hz. Peygamber’in hayatının sonlarında tertip edilmiş olması sebebiyle tamamının bir defada indiği sanılarak bu rivayetler ortaya çıkmıştır II, 448. Gösterilen gerekçeler incelendiğinde bu görüşün daha isabetli olduğu anlaşılmaktadır. Mâide Sûresi Fazileti Görüldüğü üzere Mâide sûresi müslümanların dinî, içtimaî, iktisadî ve siyasî hayatlarını tanzim eden pek çok düzenlemelere yer veren mühim sûrelerden biridir. Bu açıdan büyük bir fazilete sahiptir. Hz. Aişe “Mâide sûresi nüzûl bakımından son inen sûrelerdendir. Şu halde onda bulduğunuz helâlleri helâl, haramları da haram tutunuz” Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 188 demektedir. Abdullah b. Amr b. Âs ise “Nebi bineği üzerinde iken ona Mâide sûresi indi. Binek taşıyamadı, bunun üzerine Efendimiz bineğinden indi” Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 176 diyerek sûrenin önemini ve dindeki ağırlığını vurgular. سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ اَكَّالُونَ لِلسُّحْتِۜ فَاِنْ جَٓاؤُ۫كَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ اَوْ اَعْرِضْ عَنْهُمْۚ وَاِنْ تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَنْ يَضُرُّوكَ شَيْـًٔاۜ وَاِنْ حَكَمْتَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُقْسِط۪ينَ ﴿٤٢﴾ Karşılaştır 42 Onlar, yalan ve iftirayı dinlemeye pek meraklı, haram yemeye çok düşkündürler. Şayet bir dâva için sana başvururlarsa, istersen aralarında hüküm ver, istersen onları kendi hallerine bırak. Müracaatlarını geri çevirdiğin takdirde sana hiçbir zarar veremezler. Ama hüküm verecek olursan, aralarında adâletle hükmet. Çünkü Allah, adâletli davrananları sever. TEFSİR اَلسُّحْتُ suht kelimesi sözlükte “bir şeyin kökünü kazımak” demektir. Burada her türlü haram mal mânasında kullanılmıştır. Haram, bereketi olmadığı ve ev bark yıktığı için bu isimle isimlendirilmiştir. Bu kelime daha çok sahibinin gizlemek mecburiyeti hissettiği bir ayıp, bir âr olan basit ve alçak menfaatler için kullanılır. Rüşvet, fâhişenin aldığı ücret, şarap parası, leş parası, kâhine verilen ücret gibi şeyler buna örnek o yahudi ve münafıklar, yalana çokça kulak veren, onu can kulağıyla dinleyen ve devamlı haram yiyen kimselerdir. Rüşvet alırlar, yalan olduğunu bildikleri bir davayı dinleyip hüküm verirler veya başkasının istedikleri hükmü vermesi için çalışırlar. Basit bir menfaat için bile hemen yalana başvurur, arabozuculuk ve kandırma peşinde koşarlar. Rüşvet karşılığı bile bile yalancı şâhit dinler, yalancı şâhitlik ederler. Para karşılığında haksızların ve yalancıların yalanını yayınlamaktan din mensuplarının müracaatları hâlinde öncelikle Peygamber Efendimiz, onun vefâtından sonra da İslâm âlimleri, hüküm verip vermemekte serbest bırakılmışlardır. Âyetin “Şâyet bir dâvâ için sana başvururlarsa, istersen aralarında hüküm ver, istersen onları kendi hallerine bırak. Müracaatlarını geri çevirdiğin takdirde sana hiçbir zarar veremezler” Mâide 5/42 kısmı bu serbestiyeti haber verir. Ancak bir müslümanla bir zimmî, aralarındaki davayı müslüman bir hâkime götürdüklerinde hâkimin bu davaya bakıp hüküm verme mecburiyeti vardır. Bunda âlimler arasında herhangi bir görüş ayrılığı da hayrete şâyan bir başka durumdur Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio ۞ يَٰٓأَيُّهَا ٱلرَّسُولُ لَا يَحْزُنكَ ٱلَّذِينَ يُسَٰرِعُونَ فِى ٱلْكُفْرِ مِنَ ٱلَّذِينَ قَالُوٓا۟ ءَامَنَّا بِأَفْوَٰهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِن قُلُوبُهُمْ ۛ وَمِنَ ٱلَّذِينَ هَادُوا۟ ۛ سَمَّٰعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّٰعُونَ لِقَوْمٍ ءَاخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ ۖ يُحَرِّفُونَ ٱلْكَلِمَ مِنۢ بَعْدِ مَوَاضِعِهِۦ ۖ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِن لَّمْ تُؤْتَوْهُ فَٱحْذَرُوا۟ ۚ وَمَن يُرِدِ ٱللَّهُ فِتْنَتَهُۥ فَلَن تَمْلِكَ لَهُۥ مِنَ ٱللَّهِ شَيْـًٔا ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَمْ يُرِدِ ٱللَّهُ أَن يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِى ٱلدُّنْيَا خِزْىٌ ۖ وَلَهُمْ فِى ٱلْءَاخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ Yâ eyyuher resûlu lâ yahzunkellezîne yusâriûne fîl kufri minellezîne kâlû âmennâ bi efvâhihim ve lem tu’min kulûbuhum, ve minellezîne hâdû semmâûne lil kezibi semmâûne li kavmin âharîne lem ye’tukye’tuke yuharrifûnel kelime min ba’di mevâdııhmevâdııhî, yekûlûne in utîtum hâzâ fe huzûhu ve in lem tu’tevhu fahzerû ve men yuridillâhu fitnetehu fe len temlike lehu minallâhi şey’âşey’en ulâikellezîne lem yuridillâhu en yutahhire kulûbehum lehum fîd dunyâ hızyun ve lehum fîl âhıreti azâbun azîmazîmun. Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler münafıklar ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar Yahudiler yalan uydurmak için seni dinlerler , sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin ifade içindeki yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir ve şöyle derler “Eğer size şu hüküm verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah, kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir. Onlara dünyada bir rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır. Türkçesi Kökü Arapçası ey يَا أَيُّهَا Elçi ر س ل الرَّسُولُ لَا seni üzmesin ح ز ن يَحْزُنْكَ kimseler الَّذِينَ yarış edenler س ر ع يُسَارِعُونَ فِي küfürde ك ف ر الْكُفْرِ مِنَ onlar ki الَّذِينَ derler ق و ل قَالُوا inandık ا م ن امَنَّا ağızlariyle ف و ه بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ inanmamış iken ا م ن تُؤْمِنْ kalbleri ق ل ب قُلُوبُهُمْ ve arasında وَمِنَ olanlar الَّذِينَ yahudiler ه و د هَادُوا kulak verirler س م ع سَمَّاعُونَ yalana ك ذ ب لِلْكَذِبِ kulak verirler س م ع سَمَّاعُونَ bir kavme ق و م لِقَوْمٍ başka ا خ ر اخَرِينَ لَمْ sana gelmemiş olan ا ت ي يَأْتُوكَ onlar kaydırırlar ح ر ف يُحَرِّفُونَ kelimeleri ك ل م الْكَلِمَ مِنْ bazısının ب ع د بَعْدِ yerlerinden و ض ع مَوَاضِعِهِ derler ق و ل يَقُولُونَ eğer إِنْ size verilirse ا ت ي أُوتِيتُمْ bu هَٰذَا alın ا خ ذ فَخُذُوهُ ve eğer وَإِنْ لَمْ verilmezse ا ت ي تُؤْتَوْهُ sakının ح ذ ر فَاحْذَرُوا ve birini وَمَنْ isterse ر و د يُرِدِ Allah اللَّهُ şaşırtmak ف ت ن فِتْنَتَهُ فَلَنْ sen yapamazsın م ل ك تَمْلِكَ onun için لَهُ karşı مِنَ Allah’a اللَّهِ hiçbir şey ش ي ا شَيْئًا işte onlar أُولَٰئِكَ o kimseler ki الَّذِينَ لَمْ istememiştir ر و د يُرِدِ Allah اللَّهُ أَنْ temizlemesini ط ه ر يُطَهِّرَ kalblerini ق ل ب قُلُوبَهُمْ onlar için vardır لَهُمْ فِي dünyada د ن و الدُّنْيَا rezillik خ ز ي خِزْيٌ ve onlar için vardır وَلَهُمْ فِي ahirette de ا خ ر الْاخِرَةِ bir azab ع ذ ب عَذَابٌ büyük ع ظ م عَظِيمٌ Diyanet İşleri Başkanlığı Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler münafıklar ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar Yahudiler yalan uydurmak için seni dinlerler , sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin ifade içindeki yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir ve şöyle derler “Eğer size şu hüküm verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah, kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir. Onlara dünyada bir rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır. Diyanet Vakfı Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle inandık» diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanların hali seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen bazı kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!» derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa fitneye düşürmek isterse, sen Allah´a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah´ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Ey şanlı Peygamber, gerek ağızlarıyla Biz inandık.» deyip de kalpleriyle inanmayanlardan, gerekse yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin! Onlar yalancılık etmek için dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler, yerli yerinde söylenen kelimeleri sonradan değiştirirler, Size böyle fetva verilirse tutun, verilmezse sakının!» derler. Allah, kimin fitneye düşmesini dilerse sen onun lehine Allah´tan hiçbir şey koparamazsın. Onlar, öyle kimselerdir ki, Allah, kalplerini temizlemek istememiştir. Onların hakları dünyada zillet ahirette de büyük bir azaptır. Elmalılı Hamdi Yazır Ey peygamber, ağızlarıyla inandık» deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının» derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah´a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardır. Ali Fikri Yavuz Ey şanlı Rasûl! Kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerle münafıklarla Yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyenler ve senin huzuruna gelmiyen başka bir kavim için, casusluk edenlerdir. Yerli yerinde hak olarak söylenen kelimeleri sonradan değiştirirler “- Eğer size şu fetva verilirse, onu kabul edin, verilmezse sakının” derler. Allah kimin fitneye düşmesini dilerse, asla sen onun lehine Allah’dan hiç bir şeye sahip olamazsın. Onlar, öyle kimselerdir ki, Allah kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir perişanlık, âhirette de büyük bir azab vardır. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Ey o şanlı Resul, seni mahzun etmesin o küfürde yarış edenler gerek o ağızlariyle amenna» deyib de kalbleri mü´min olmıyanlardan olsun ve gerek Yehudî olanlardan, onlar yalancılık etmek için dinlerler, sana gelmiyen diğer bir kavm için dinlerler, yerli yerinde söylenen kelimeleri sonradan tahrif ederler, size böyle fetva verilirse tutun verilmezse sakının derler, kim ki Allah onun fitneye düşmesini murad etmiştir sen, ihtimali yok, onun lehine Allahdan zerrece bir şey´e malik olamazsın; onlar öyle kimselerdir ki Allah kalblerini tathir etmek murad etmemiştir, onların Dünyada hakları bir zillet, Âhırette de hakları azîm bir azabdır Fizilal-il Kuran Ey peygamber, kalpleri iman etmediği halde ağızdan inandık» diyenler ile yahudilerden oluşmuş küfür yarışçılarının tutumu seni üzmesin. Bunlar körü körüne yalana kanarlar ve senin karşına çıkmayan bir grubun sözlerini tutarlar. Onlar da kelimelerin anlamlarını çarpıtan ve size şöyle bir fetva verilerse ona uyun, eğer başka bir fetva verilirse ona kulak asmayın» diyen kimselerdir. Eğer Allah birini saptırmayı dilerse sen Allah´a karşı onun için hiç bir şey yapamazsın. İşte bunlar, Allah kalplerini arıtmayı dilememiştir. Onlar için dünyada perişanlık vardır, ahirette de onları ağır bir azap beklemektedir. Hasan Basri Çantay Ey peygamber, kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlariyle İnandık» diyen münafık larla Yahudilerden o küfr içinde alabildiğine koşuşanlar seni mahzun etmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyen, senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavm hesabına casusluk eden kimse lerdir. Kelimeleri Allah tarafından yerlerine konuldukdan sonra tutub bir tarafa atarlar onlar, Eğer size şu fetva verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu kabul etmekden çekinin» derler, Allah kimin sapıklığını irâde ederse artık sen Allahın ona âid meşiyyetini önlemiye hiç bir vech ile muktedir olamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah, kalblerini temizlemek dilememişdir. Dünyâda hor ve hakıyr olmak onların hakkıdır. Âhiretde de onlara pek büyük bir azâb vardır. İbni Kesir Ey peygamber; ağızlarıyla inandık dedikleri halde kalbleriyle inanmayanlardan, yahudi olanlardan, yalan kulak verenler ve sana gelmeyen başka bir kavmin sözünü dnleyenlerden küfre koşanlar, sen, üzmesin. Sözlerin yerlerini değiştirirler de; size bu verilirse alın, verilmezse kaçının, derler. Allah, kimin de fitneye düşmesini isterse; onun için senin Allah´a karşı hiçbir şeye gücün yetmez. İşte onlar; Allah´ın kalblerini temizlemek istemediği kimselerdir. Dünyada rüsvaylık, onlaradır. Ve onlar için ahirette, büyük bir azab vardır. Ömer Nasuhi Bilmen Ey Resûl! Küfr içinde yarış edenler seni mahzun etmesin. O kimselerdir ki, ağızlarıyla imân ettik dedikleri halde kalbleri imân etmemiştir. Ve Yahûdi olan kimselerden ki, bunlar pek ziyâde yalan dinleyicilerdir. Ve sana gelmeyen diğer bir kavmi de ziyâdesiyle dinleyicidirler. Kelimeleri, yerlerine konulduktan sonra tebdîl ederler. Derler ki Eğer size bu verilirse alıveriniz ve eğer size bu verilmezse sakınınız.» Ve Allah Teâlâ her kimin fitnesini murad ederse elbette sen onun için Allah Teâlâ tarafından bir şeye mâlik olamazsın. Onlar o kimselerdir ki Allah Teâlâ onların kalblerini temizlemek murad etmemiştir. Onlar için dünyada mezellet vardır ve onlar için ahirette de pek büyük bir azap vardır. Tefhim-ul Kuran Ey Peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla inandık» diyenlerle Yahudiler´den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar haber toplayanlar dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının» derler. Allah, kimin fitneye düşmesini isterse, artık onun için sen Allah´tan hiç bir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah´ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette de onlar için büyük bir azab vardır.
maide suresi 41 42 ayet meali