İslamınDoğuşu ve Yayılışı. HZ. MUHAMMED DÖNEMİ. Soyu : • Hz.Muhammed, Mekke'nin büyük ailelerinden, Kureyş kabilesinin kollarından biri olan "Haşimoğulları" ndandır. • Babası Abdullah , annesi Amine' dir. Dedesi Abdülmuttalip, Mekke' nin ileri gelenlerindendir. Doğumu ve Çocukluğu : • 571 yılında Mekke 'de İslamMedeniyetinin Doğuşu İslamiyetten Önce Arap Yarımadası Siyasi Durum Güney Arabistan’da Main, Seba ve Himyeri devletleri, Kuzey Arabistan’da Nebatlılar, Tedmürlüler, Gassaniler, Amelikalılar ve Lahmiler bulunuyordu (Arabistan’da siyasal birliğin olmadığının göstergesidir) Cahiliye dönemi ise Arap toplumunun İslam öncesi dönemine verilen adıdır. Gerek Kuran’da gerekse hadislerde o zaman ki Arapların İslam’dan önceki inanç, tutum ve davranışlarını İslam döneminkinden ayırmak noktasında ifade için kullanılmıştır. Cahiliye dönemi başka bir ifade ile Hz. İsa (r.a)’a gelen İncil tahrip Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han’ın 920′de Abdülkerim adını alarak Müslüman olması, İslamiyet’in Türkler arasında yayılmasında dönüm noktası olmuştur. Karahanlılar ilk Müslüman Türk devleti olmuştur. Toplumda meydana gelen inanca bağlı değişiklikler sosyal hayatı bütünüyle etkiler, değiştirir. Pagan İslamiyetin Doğuşu Sırasında Dünyanın genel durumu Asya Siyasi Durum Bizans: Kavimler göçü sonunda büyük sıkıntılar yaşayan Roma, 395 yılında Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmıştır. Doğu Roma imparatorluğu zamanla başkenti Bizans ın adıyla anılarak, Bizans imparatorluğu olarak ifade cash. islamiyetin doğuşu sırasında afrikanın durumu YaReN islamiyetin doğuşu sırasında afrikanın durumu nasıldı AFRİKA Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum • VI. ve VII Afrika kıtasının tamamı Afrika kıyılarıyla ,doğu Afrika kıyıları bilinmekteydi. • İslamiyet’in doğuşu sırasında Kuzey Afrika , Bizans’a bağlı ve hristiyanlığın etkisi altında bulunmaktaydı. • Habeşistan da Aksum İmparator luğu bulunmaktaydı. Din ve Düşünce Yaşamı • Önceleri putperesttirler. İmparator "Ezana" döneminde Hristiyanlık kabul edilmiş ve resmi din olmuştu. • İslamiyet’in ilk yıllarında İslamiyeti kabul eden bir gurup, Mekkelilerin baskısı üzerine Habeşistan’a Etiyopya göç etmiştir. İslamiyet?ten Önce Arabistan?ın DurumuAraplar Sami ırkına mensuptur,Arabistan da yaşayan halk iki Araplar Yemenliler olup genellikle yerleşik bir hayatı Araplar Arabistan?ın kuzey bölgesinde göçebe bedevi bir hayat Main Devleti, Seba devleti ve Himyeriler devleti Arabistan?da Nebatiler, Tedmürlüler ve Gassaniler devleti tarihi bakımından son derece önemli bir yer olan, Hicaz bölgesinde ise bir devlet yok bölgesinin iki önemli şehri Mekke ve Medine Kureyş kabilesi hakim önemli bir ticaret ve din merkezi duruma gelmişti.İran, Habeşistan,Yemen ve Bizans ile ticaret yapıyorlardı.Medine ise daha çok tarım şehri idi. Burada Araplar ve Yahudiler birlikte yaşıyordu. ****Din ve İnanışArabistan?da yaygın olarak putperestlik vardır. Büyük putlar Kâbe?de bulunurdu. Putlar ziyaret edilir,kurban kesilir,panayırlar düzenlenirdi. Bu sayede Mekke önemli bir iktisadi güce sahip olmuştu. Hicaz?da tek tanrı inancına sahip ?hanif? denilen insanlar vardı. Yahudilik ve Hıristiyanlık da Araplar tarafından biliniyordu.****A- O tarihte Asya da ki durumI-Bizans İmparatorluğu 395,1453 Roma İmparatorluğu, eski gücünü kaybetmişti. 395 yılında ikiye ayrıldı. Batı Roma?nın başkenti Roma, Doğu?nun ki İstanbul oldu. Bizans Sasanîlerin, Slâvların, Avarların ve Hunların saldırılarına uğradı. VII. yy da Müslümanlar,bir yandan Bizans?ı kuşatırken, diğer yandan Suriye, Filistin, Mısır ve Kuzey Afrika?yı ele geçirdi. 1071 Malazgirt Savaşında ağır yenilgiye uğrayan Bizans, kısa zamanda Anadolu?nun büyük bir kısmını kaybetti. ****II-Sasaniler 224?651 Miladi III. yy başında İran?da Partlar hakimdi. Part imparatorluğu zayıflayınca,224 Sasani imp kuruldu. Sasaniler en güçlü dönemlerini, I. Hüsrev zamanında yaşadı. Sasaniler, Batı Göktürkler ile anlaşarak, Akhunlar devletine son verdi. Göktürkler, Sasanilere karşı Bizans ile ittifak yaptı. Sasaniler, Göktürklerin ve Bizanslıların saldırıları sonucu yıprandı. Hz. Ömer zamanında Sasaniler ağır yenilgiye uğradı. 651?de Sasani Devleti sona erdi. **** Göktürkler552?de kuruldu. 582 yılında doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. İslamiyetin yayılmaya başladığı dönemde, Asya?da önemli bir siyasi güç olmaktan çıkmış, Çin hakimiyeti altına girmişti. **** B- O tarih de Hindistan da ki durum?Racalar tarafından idare ediliyordu. Hindistan?ın sık, sık istila edilmesi ve ?Kast Sistemi?, siyasi birliğin kurulmasına imkân vermemişti Halk sınıflara ayrılmıştı. VI. yy sonunda Thanesar hanedanı, mahalli prensleri mağlup ederek, Kuzey Hindistan?a hakim oldu. **** Çin de ki durumSiyasi birlik, Sui Hanedanı 589-906 tarafından sağlanmıştı. Sonra Sui hanedanı sona erdi. Tıanglar Çin tahtına çıktı. Bu dönemde Çin, ?Göktürkleri? bölüp hakimiyetine almıştı. Çin sınırları İran?dan Kore?ye, Moğolistan?dan Güneydoğu Asya?ya kadar ve İnanışAsya?da İslamiyetin doğuşu sırasında Hıristiyanlık, Musevilik, Zerdüşt, Hindu ve Mani dinleri dini VII. Yüzyılda İran?da ortaya çıktı. En büyük tanrısı Ahuramazda idi. ****Bizans?ta ; Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebi yaygındı. Bizans?taki patrik,aynı zamanda tüm ortodoksların dini lideri haline gelmişti. Bizans İmparatorluğu Ortodoksluğu resmi devlet dini haline getirerek siyasi amaçlarıyla birleştirdi. ****Sasanilerin egemen olduğu İran?da halkın çoğunluğu Zerdüşt dinine mensuptu. Bu dinin esası iyilikle kötülüğün mücadelesiydi. İyilik tanrısının adı Ahuramazda Hürmüz , kötülük tanrısının adı Angramanyu Ehrimen idi. İranlılar?ın inanışına göre bu iki Tanrı arasında devamlı savaş vardı. İyi biri her zaman Ahuramazda?nın yanında yer almalı ve kötülüklere karşı savaşmalıydı. İranlılar, Tanrıları Ahuramazda?ya ateş yakarak tapıyorlardı. Bu ateşlerin yandığı yere ?Ateş gede? denir ve Ateş hiçbir zaman söndürülmezdi. Ancak bu ateş , Hz. Muhammed?in doğduğu gün kendiliğinden sönecekti. **** Göktürkler, Göktanrı dinine inanıyorlardı. İnanışlarına göre Tanrı Kainatın yaratıcısıydı, tekti, ebedi idi. Topa Kağan , Budizm?e büyük ilgi göstererek bu dini Türkler arasında yaymaya çalıştı ise de halk fazla ilgi göstermedi. Çünkü ; Budizm Türklerin yaşantısına uygun değildi. ****Hindistan?da en yaygın din, Hinduizm idi. Daha sonra bu ülkede ortaya çıkan Budizm , Hindistan?da fazla yaygınlaşamamış, Çin?de, Tibet?te ve Japonya?da benimsenmişti. Temelinde , Tanrı ve ?doğa üstü güç düşüncesi? olmayan Budizm , din olmaktan çok, felsefi bir düşünce idi. Ahlâk anlayışının temeli doğruluktur. Ruh temizliği, düşünmeyi ve kötülüklerden uzak durmayı halkın çoğunluğu Budizm dinine inanıyordu. Budizmin yanı sıra Şinto Tanrılar yolu dini de halkın arasında yaygındı. Şinto dini, tabiat kuvvetlerine ve atalara tapınma üzerine kurulmuştu. İslamiyet'in Doğuşu Sırasında Dünyanın Genel Durumu 1. Asya Bizans, Sasaniler, Göktürkler, Hindistan, Çin ve Japonya a. Siyasi Durum b. Din ve İnanış BİZANS iMPARATORLUĞU 395 - 1453 Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum Kavimler göçü sonucu, Roma İmparatorluğu bütünlüğünü koruyamayarak 395' te Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılmış,Batı Roma İmparatorluğu 476 'da yıkılmıştır. Batı Roma'nın devamı kabul edilen Doğu Roma Bizans İmparatorluğu , zamanla Helenizm kültürünü benimsemiş, Ortodoks mezhebinden oldukları için de, Katolik batı ile bağları zayıf olmuştur. İmparatorluk en güçlü devrini "Jüstinyen " hanedanı zamanında 518-610 yaşamıştır. Anadolu,Suriye,Filistin,Mısır,Kartaca, İspanya'nın bir bölümü,İtalya yarımadası, Dalmaçya kıyıları ve Tuna'ya kadar Balkan toprakları bu dönemde sınırlar içinde idi. Bizans İmparatorluğu , Herakliyus hanedanı zamanında 610-717 doğuda Sasaniler, güneyde müslüman Arap'larla , batı'da Türk Avarlar'la mücadele ettiler. Avarlar, Bayan Han komutasında İstanbul'u karadan ve denizden kuşattılar-626 Bizans imparatorluğu, sınırları çok geniş alana yayıldığı için değişik uluslardan oluşmaktaydı. Toplumsal birliğin sağlanmasında en önemli unsur, Helenizm kültürü ile Hıristiyanlık dini idi. Bizans imparatorluğu'nda yönetim merkezi, İstanbul ' dur. İmparatorlar ülkenin mutlak egemeniydi. Ortodoks kilisesi bile imparatorluğun emri altında bulunuyordu. Bizans imparatorluğu'nda tahtın babadan oğula , kardeşten kardeşe geçmesi gibi düzenli bir sistem yoktu. * Bu durum sürekli taht kavgalarına ve iç çatışmalara neden olmuştur. Bizans toplumu ; soylular , din adamları, askerler ve köylüler olarak dört ana sınıftan oluşmuştur. Tarımın dışında en önemli etkinlik " Ticaret" tir. İpek ve Baharat yolları , önemli ticari kazançlar sağlamıştır. Din ve Düşünce Yaşamı Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinden olup, merkezleri İstanbul'du. Ortodoksların liderine "Patrik" denilir. İslamiyet'in ortaya çıktığı başlarında Bizans İmp. siyasi ve sosyal karmaşaların yanında, Ortodoks mezhebi içindeki görüş ayrılıklarından dolayı dini karmaşalar da yaşamaktaydı. Sasanİler 226 -650 Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum İran'da kurulmuştur. Kurucuları "Ardeşir", merkezleri "Medain" dir. Sasani'ler , Akhunlara karşı Göktürklerle işbirliği yaptılar İpek yolu egemenliği için.Ancak İpek yolunu Göktürklere kapatmaları üzerine Bizans'la ittifak yapan Göktürkler, saldırılarla Sasanileri zayıflattılar. Hz. Ömer döneminde Kadisiye 635 ve Nihavend 642 savaşlarını kaybeden Sasaniler yıkıldılar. Sasani ekonomisi büyük ölçüde savaş ve yağma düzenine dayanmıştır. Doğu ticaret yolları üzerinde bulunmaları ve Hint ticaret yolunu ele geçirmeleri de ekonomik yönden gelişmelerini sağlayan etkenlerdir. Din ve Düşünce Yaşamı Dini inançlarının temelini "Zerdüştlük" oluşturmuştur. Zerdüştlük, iyilik ve kötülük savaşını temel alır. İyilik tanrısı "Ahuramazda" Hürmüz, kötülük tanrısı "Angramanyu" Ehrimen arasında sürekli bir mücadele yapanlar öldüklerinde ışık dünyasına, kötülük yapanlar karanlık dünyasına için aydınlık ve Işığa değer vermişler, Ateş'i kutsal kabul etmişlerdir. Sürekli ateş yaktıkları, tapınma yerlerine "Ateşgede" denilir. Bundan dolayı Zerdüştler'e ateşe tapan anlamında "Mecusi" de denilmiştir. Mazdek tarafından "Mazdeizm" ortaya çıkarılmıştır. Mazdeizm Zerdüşt öğretisine dayanır, toplumsal-siyasal-ahlaksal ilkeleri ön plana çıkarmıştır. Göktürkler 552-630 Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum 552 'de Bumin Kağan tarafından kurulan Devleti, 581'de Çin'in siyasi oyunlarıyla Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmış, Doğu Göktürkleri 630'da , Batı Göktürkleri 659 'da Çin'in egemenliğini kabul etmiştir. Kutluk tarafından 681'de kurulan devletine de Uygur-Basmil-Karluk Türkleri son verdiler. Göktürkler' de ekonominin temeli hayvancılığa olan topraklarda tarım da yapılmıştır. Göçebe yaşam ağırlıklıdır. Din ve Düşünce Yaşamı Evrenin üst üste gelen katlardan oluştuğuna inanılmıştır. Gök'ün onyedi, yerin altının ise yedi kattan oluştuğuna ikisinin arasında insanların yaşadığı yeryüzü bulunurdu. Tek tanrı inancına bu dönemde ulaşılmıştır. Bütün evren göğün en üst katında oturan Tanrı'ya itaat ederdi. Göktürkler Tanrı'ya "Türk Tanrısı" adını vererek onu millileştirmişlerdir. Tanrı'ya ; Ugan , Bayat , Ulu Yaratgan da demişlerdir. Bazı kutsal saydıkları yerlerde Tanrı'ya dua edip, kurban kesmişlerdir. Din görevlilerine Şaman-Kam-Baksı gibi ünvanlar vermişlerdir. Hİndİstan Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum Hindistan, Asya'nın güneyinde yer alan büyük bir yarımadadır. Çeşitli kavimlerin istilasına uğradığı için Hindistan'da siyasî bir birlik kurulamamıştır. Kast sistemi; toplumsal, siyasî ve dinî düzenin temelini oluşturuyordu. Bu sistemde halk, sınıflara ayrılmıştı • Brahmanlar ; Din adamları • Kshatriyalar Kşatriyalar Hükümdarlar, komutanlar ve askerler • Vaisyalar Vaizyalar Sanatkarlar, tüccarlar ve çiftçiler • Sudralar İşçiler * Paryalar Ayrıca bu dört sınıfın dışında olan ve hiçbir hakka sahip olmayan sınıftır. Hindistan'da ilk kez Guptalar 320-550 siyasî birliği sağlamıştır. Gupta Devleti'nin varlığı Hunlar tarafından sona erdirilmiştir. Bunun sonucunda Kuzey Hindistan, Ak Hunların egemenliğine geçmiştir, Hindistan'da ekonominin temeli, tarım ve ticarete dayanırdı. Tarihî Baharat Yolu ' nun Hindistan'dan başlayarak Akdeniz limanlarına ve oradan da Avrupa pazarlarıa ulaşması bu ülkeyi ekonomik yönden zenginleştirdi. Hindistan'ın, Arabistan ve Çin ile canlı bir ticarî bağlantısı vardı. Din ve Düşünce Yaşamı İslamiyetin doğduğu yıllarda Hindistan'da Hinduizm egemendi. Hinduizmde en temel ve kutsal metinler Veda'lardır. Kast sistemini benimseyen Hinduizmde en üst mevkide Brahman denilen din adamları bulunurdu. Brahmanizm'e göre bir insanın, yaşamındaki iyi ve kötü hareketlerine göre ruhu rahat eder ya da sıkıntı çekerdi. Ruhun rahat etmesi için insanın aşırı isteklerinden vazgeçmesi ve yalnızlığa çekilmesi gerekir. Hinduizmin katı kast sistemine ve Brahman sınıfının otoritesine bir tepki olarak Budizm doğmuştur. Felsefi bir düşünce olan Budizm; Çin'de, Tibet'te ve Japonya'da yayılmıştır. Bııdizmin kurucusu Budha Buda'dır. Buda'ya göre; iyilik yapılmalı, kötülükten kaçınılmalı dünya nimetlerine istek duyulmamalıdır. Bunları yapan insan sonsun huzura kavuşur ve "Nirvana" ya ulaşır. Nirvana'ya ulaşmak; dünyevî isteklerden kin, nefret ve tutkulardan uzaklaşmaktır. Budizmde tanrı kavramı yoktur. Bu inanışın din ile ilgili törenleri kaldırarak yerine ahlakî görevler koyması Brahmanların etkisini azaltmıştır. Sınıf farklılıklarını ortadan kaldırarak herkesi Nirvana'ya çağırması da kast örgütünü temelden sarsmıştır. Budizmin temelinde, iyilik duygusunun yanı sıra yardım, sevgi, doğruluk, dürüstlük gibi ilkeler vardır. ÇİN Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum Çin'de feodal bir yapı bulunmaktadır. Yönetimde hanedanların egemenliği vardır. Egemen sınıf soylulardır. Çin 'in tarihi yontma taş devrine kadar uzanmaktadır. İpek yolu egemenliği Türklerle- Çinlileri karşı karşıya getirmiştir. Geniş ve verimli topraklarda tarım önenli önemli ekonomik kazancı İpek Yolu'ndan sağlamışlardır. Din ve Düşünce Yaşamı İslamiyetin doğuşu sırasında Çin'de Taoizm, Konfüçyizm ve Budizm yaygın olan dinlerdir. Tao dini, Lao-Tzu Lav Dzı adındaki bir filozof ve din adamı tarafından ortaya atılan düşüncelerden doğmuştur. Lau-Tzu'ya göre, "evren bir yaratıcının eseridir; o da Tao'dur." Tao, evrenin "yolu, düzeni, yasası" anlamına da gelir. İnsanın somutlaştırdığı ya da yaşama geçirdiği bilgelik yolu da Tao'ya yönelmekle olur. Tao'nun yoluna yönelen bilge kişi onunla birlik ve uyum içinde olmak durumundadır. Konfüçyiis, Çin'de yetişen filozof ve din adamlarından biridir. Çin'in karışıklık içinde bulunduğu bir dönemde, yeni bir ahlakî düşünce ortaya atarak kötülükleri önlemeye çalışmıştır, Ortaya koyduğu siyasî, toplumsal ve ahlakî düşünceler, Çin uygarlığının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. İnsanların eşitliğine inanan Konfüçyüs'e göre devlet yönetimi ile ahlak özdeşleşmelidir. Devlet ahlak kurallarına uyularak yönetilirse amacını gerçekleştirebilir. Kişiler erdemli olmak ve dürüst yaşamak zorundadırlar. Ancak bu yolla huzura ve mutluluğa ulaşılır. Hindistan'da ortaya çıkan Budizm, itibaren Çin'de yayılmaya başlamış ve bu ülkenin dinsel yaşamında etkili olmuştur. Japonya Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum Japonya, büyük ölçüde Çin uygarlığının etkisinde kalmıştır. Güçlü bir merkezî yönetimin olmayışı, derebeylik sisteminin doğmasına neden olmuştur. İslamiyetin ortaya çıktığı başlarında Japonya, bulunduğu bölgede siyasî yönden güçlü değil,ekonomik yönden de gelişmemiş bir ülkedir. Japon ekonomisinin temeli tarıma ve özellikle de pirinç üretimine dayanırdı. Ayrıca balıkçılık da halkın önemli bir geçim kaynağını oluştururdu. Din ve Düşünce Yaşamı Çin ile ilişkileri sonucunda Japonya'da Taoizm, Konfüçyizm ve Budizm benimsenmiştir. Japonların ulusal dinleri, "Tanrıların Yolu" anlamına gelen Şintoizm idi. Şintoizm; ulusal, çok tanrılı ve diğer dinlere tepki göstermeyen bir dindir. Doğa güçlerine ve ruhlara tapınma inancı, bu dinin en belirgin özelliğidir. 2. Avrupa Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum Kavimler göçü sonrası Avrupa'da krallıklar güçlerini kaybettiler. Soyluların güç kazanmalarıyla birlikte tüm ortaçağ boyunca Avrupa'da etkili olacak olan siyasi yönetim biçimi " Feodalite Derebeylik " ortaya çıktı. Toplumsal eşitsizlik üzerine kurulan bu düzen içinde halk, farklı toplumsal sınıflara ayrılmıştır 1. Soylular Senyörler Soylular, oturdukları toprakların sahibiydiler. Her türlü hakka sahip olan ve şatolarda oturan soylular, yönetim ve askerlik işleri ile ilgilenirlerdi. Soyluluk babadan oğula geçerdi. Soyluların en üstünde senyör denilen derebeyler yer alırdı. Senyörlerin en büyüğü kral idi. Bundan sonra sırasıyla dük, kont, baron ve şövalyeler gelirdi. 2. Rahipler; Rahipler, kiliselerin sahip olduğu toprakların geliriyle rahat bir yaşam sürerlerdi. Dinin toplum üzerindeki etkilerinden dolayı halk üzerinde söz sahibi idiler. 3. Burjuvalar Ticaret ve sanatla uğraşırlardı. Bağlı bulundukları derebeylerine vergi verirlerdi. 4. Köylüler Bunlar ikiye ayrılırlardı a. Özgür Köylüler Üzerinde yaşadıkları toprakları, istedikleri gibi ekip biçme hakkına sahip olup bağlı oldukları soyluya, vergi vermek zorundaydılar. Ayrıca topraklarını satabilme, çocuklarına bırakma hakları vardı. b. Serfler Köle Köylüler; Hiçbir hakka sahip değildiler. Soyluların malı sayılırlardı. Toprakla birlikte alınır ve satılırlardı. Orta Çağ boyunca Avrupa'da zenginlik kaynağı topraktı. Bu nedenle geri, kapalı bir ekonomik yapı görülür. Din ve Düşünce Yaşamı Hıristiyanlık dininde iki büyük mezhep ortaya çıkmıştı; Katoliklik ve Ortodoksluk. Katolik Mezhebi Daha çok, Orta , Kuzey ve Batı Avrupa'da yaşayanlar bu mezhebi benimsemişti. Dini merkezi Roma, dini lideri ise "Papa " dır. yeryüzündeki vekili sayılan papaların Aforoz ve Enterdi gibi güçlü yetkileri vardı. Aforoz, kişiyi dinden çıkarma ve toplum dışına itme anlamına, Enterdi ise kralıyla birlikte bir ülkenin cezalandırılması anlamına gelmektedir. Ortodoks Mezhebi Daha çok Balkanlılar ve Rus'lar Slavlar bu mezhebi benimsemişti. Dini merkezi İstanbul ,dini liderleri ise "Patrik" tir. Ortaçağ Avrupa'sının düşünce biçimine skolastik felsefe düşünce Hıristiyanlık dininin esasları ile Aristo'nun görüşlerinin kaynaştırılmasıyla oluşmuş , dogmatik, bilim ve deney'i reddeden bir düşünce yapısıdır. 3. AFRİKA Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum VI. ve VII Afrika kıtasının tamamı Afrika kıyılarıyla ,doğu Afrika kıyıları bilinmekteydi. İslamiyet'in doğuşu sırasında Kuzey Afrika , Bizans'a bağlı ve hristiyanlığın etkisi altında bulunmaktaydı. Habeşistan 'da Aksum İmparator luğu bulunmaktaydı. Din ve Düşünce Yaşamı Önceleri putperesttirler. İmparator "Ezana" döneminde Hristiyanlık kabul edilmiş ve resmi din olmuştu. İslamiyet'in ilk yıllarında İslamiyeti kabul eden bir gurup, Mekkelilerin baskısı üzerine Habeşistan'a Etiyopya göç etmiştir. A-İSLAMİYET`TİN DOĞUŞU SIRASINDA DÜNYANIN GENEL DURUMU _İslamiyet`ten Önce ARABİSTAN`ın Durumu Arabistan;Asya`nın güneybatısında bulunan bir ve Basra Körfezi arasında yer çevreleyen dağlar arasında özellikle iç kesimlerde uçsuz bucaksız uzanan çöller vardır.*İklim koşullarının yetersiz olması bu bölgede önemli uygarlıkların yaratılmasını Durum ve Halk Sami ırkına mensuptular, yaşayanlar halkı iki grupta incelemek mümkündür;*Güney AraplarYemenliler olup genellikle yerleşik bir hayatı benimsemişlerdir.*Kuzey AraplarArabistan`ın kuzey bölgesinde daha çok göçebe bedevi bir hayat içinde Yemen`de Main Devleti,Seba devleti ve Himyeriler devleti Arabistan`da Nebatiler,Tedmürlüler ve Gassaniler devleti tarihi bakımından son derece önemli bir yer olan Hicaz bölgesinde ise bir devlet yok bölgesinin iki önemli şehri Mekke ve Yesrip daha sonraki adı Medine Kureyş kabilesi hakim gerek ticaret yollarının keşiştiği bir yerde olması gerekse Kâbe`yi ziyarete gelen Araplar sayesinde önemli bir ticaret ve din merkezi duruma arada İran,Habeşistan,Yemen ve Bizans ilede ticaret ise daha çok tarım sehriydi. Buarada Araplar ve Yahudiler birlikte ve İnanış Arabistan`da yaygın olarak puperestlik putlar Kâbe`de ziyaret edilir,kurban kesilir,panayırlar sayede Mekke önemli bir iktisadi güce sahip tek tanrı inancına sahip hanife denilen insanlar ve Hristiyanlık da Araplar tarafından biliniyordu.**__! Mekke`de ve oğlu Allah`ın emri üzerine inşa ettikleri “Kâbe” bulunmaktadır. 1-ASYA siyasi durum _Bizans İmparatorluğu 395,1453 Kavimler Göçü sonucunda Roman İmparatorluğu, büyük karışıklıklar içinde kalmış ve eski gücünün büyük ölçüde sonucu olarak 395 yılında Batı ve Doğu Roman İmparatorlukları olraka ikiye Roma İmparatorluğu`nun başkenti eskiden olduğu gibi Roma,Doğu Roma İmparatorluğunun başkenti ise Bizans İstanbul doğuşu sırasında Bizans`ın başında bulunan Herakleios,Kartaca valisinin oğlu İstanbul`a gelerek İmparatorluğu ele geçiren Herakleios Roma tarihinin en güç ve en karanlık devrinde görev başına İmparatorluğu daha sonraki yıllarda Sasanîlerin,Slâvların,Avarların ve Hunların saldırılarına Müslümanlar,bir yadan Bizans`ı kuşatırken,diğer yandan Süriye,Filistin,Mısır,Kuzey Afrika,müslümanların eline Malazgirt Savaşında ağır yenilgiye uğrayan Bizans,kısa zamanda Anadolu`nun büyük bir kısmını Mayıs 1453`te Osmanlı Padişahı Mehmet,İstanbul`u fethederek Bizans İmpaaratorluğu`na son verdi. _Sasaniler 224-651 Miladi başlarında İran`da Partlar Part imparatorluğu zayıflamasında Sasan`ın oğlu Bebek, 224 yılında bağımsızlığını ilan oğlu Ardeşir,Partları yenerek başkentleri Medain`i ele en güçlü dönemlerini, I. Hüsrev zamanında Batı Göktürk Yabgusu İstemi ile anlaşarak, Akhunlar devletine son Yolu`nu kapatmaları,Sasanilerin,Göktürklerle aralarının açılmasına neden Sasanilere karşı Bizans ile ittifak Göktürklerin ve Bizanslıların saldırıları sonucu iyice Ebubekir döneminde başlayan Müslüman Arap ordularının İran seferleri,Sasanilerin çıkışını hızlandırdı. Hz. Ömer zamanında kazanılan Kadisiye 635 ve Nihavend 642 savaşlarında Sasaniler ağır yenilgiye taraflarına kaçarak mücadeleyi sürdürmek isteyen III. Zeydcerd`in 651`de öldürülmesiyle, Sasani Develeti sona erdi. _Göktürkler Çin`in siyasi faaliyetleri sonucu Göktürk Devleti 582 yılında doğu ve batı olmak üzere ikiye iki Göktürk devleti daha sonra meydana gelen olaylar sonucu Çin hakimiyetine Bumin Kaan tarafından ortaya çıktığı ve yayılmaya başladığı dönemde Göktürkler, Asya`da önemli bir siyasi güç olmaktan çıkmışlar ve Çin hakimiyeti altında girmiş bulunuyorlardı. _Hindistan ikinci yarısından itibaren Hindistan > ünvanıyla anılan birçok prensler tarafından idare edilmeye İlk Çağdan beri istilalara uğraması, bu ülkede siyasi birliğin kurulmasına imkan halkı arasında bir kaynaşmanın olmayışının en önemli sebebi “Kast Sistemi” göre Hint halkı çeşitli sınıflara ayrılmıştı. Bu sınıflar şunlardı Brahmanlar, askerler ve asilller, vaysiyaler tüccarlar,çiftçiler ,südralar işçiler. Hindistan`da ilk siyasi birliği sağlayan Guptalar 320-550 oldu. VI. yüzyılınn sonunda başkent Thanesar olmak üzere bir krallık kuruldu. Böylece Thanesar hanedanı ortaya on altı yaşında Harşa başa tahta çıktığı sırada ülke karışıklık içindeydi. Harşa ilk olarak çeşitli bölgeleri kontrolü altına almak içinde harekete geçti ve 620`de mahalli prensleri mağlup ederek hemen hemen bütün Kuzey Hindistan`a hakim oldu. İslamiyetin doğuşu sırasında siyasi birliğin bulunmadığı Hindistan Nepallilerin ve Tibetlilerin saldırılarına uğramaktaydı. _Çin İslamiyetin doğduğu yıllarda Çin`de siyasi birlik, Sui ve Tı_ang Hanedanları 589-906 tarafından sağlanmış durumdaydı. Çin`de üç yüz yıllık mücadele ve parçalanma döneminden sonra Sui hanedanı birliği yeniden kurdu. Bu hanedanın yönetimi sırasında Çinlilerin Göktürkler ile münasebetleri sonra Çin`de patlak veren iç savaşta Sui hanedanının yönetimi sona erdi. Tı_anglar öteki rakiplerini yenerek Çin tahtına bu dönemde çeşitli yollarla Göktürkleri ikiye bölmüş ve 630`da hakimiyeti altına Asya`da tek güç haline gelen Çin, yayılması sonucunda Çin sınırları İran`da Kore`ye Moğolistan`dan Güneydoğu Asya`ya kadar genişlemiş durumdaydı. _Japonya İslamiyetin doğuşu sırasında Japonya `da Yamato aileleri ailesi 587 tarihinde Yamato içinde üstünlüğü elde 592`de bu ailenin başına bir kadın yönetici Suiko zamanda onun yeğeni Shotuku Taishi Naip olarak görev yapmaya yıllarca Kore üzerinde kaybedilen Jopan nüfusunun tekrar elde edilmesi için maksatla oraya seferler askeri siyaseti terk ederek, Çin İmparatorluğu ile doğrudan temas kurdu. 607 Shotuku 622`de öldü. Din ve İnanış Büyük dinlerin ana yurdu olan Asya`da İslamiyetin doğuşu ve yayılması sırasında Hristiyanlık, Musevilik, Zerdüşt, Hindu, Mani dinleri bulunmaktaydı. Zerdüşt dini VII. Yüzyılda İran`da ortaya çıktı. En büyük tanrısı Ahuramaz idi.*Bizans`ta ; Hristiyanlığın Ortodoks mezhebi yaygındı. Bizans`taki patrik,aynı zamanda tüm ortodoksların dini lideri haline İmparatorluğu Ortodoksluğu resmi devlet haline getirerek siyasi amaçlarıyla birleştirdiler.*Sasanilerin egemen olduğu İran`da halkın çoğunluğu Zerdüşt dinine mensuptu. Bu dinin esası iyilikle kötülüğün tanrısının adı Ahuramaz da Hürmüz ,kötülük tanrısının adı Angramanyu Ehrimen idi. İranlılar inanışına göre bu iki Tanrı arasında devamlı savaş vardı. İyi bir iki her zaman Ahuramazda`nın yanında yer almalı ve kötülüklere karşı Tanrıları Ahuramazda àteş yakarak tapıyorlardı. Bu ateşlerin yandığı yere “Ateş gede” denir ve Ateş hiçbir zaman bu ateş , Hz. Muhammed`in doğduğu gün kendiliğinden sönecektir.*Göktürk, Göktanrı dinine göre Tanrı Kainatın yaratıcısıdır,tektir, Kağan , Budizm`e büyük ilgi göstererek bu dini Türkler arasında yaymaya çalıştıysada halk arasında fazla ilgi görmedi. Çünkü ; Budizm Türklerin yaşantısına uygun değildi.*Hindistan`da en yaygın din, Hinduizm idi. Daha sonra bu ülkede ortaya çıkan Budizm , Hindistan`da fazla yaygınlaşamamış, Çin`de, Tibet`te ve Japonya`da benimsenmişti. Temelinde , Tanrı ve doğa üstü güç düşüncesi olmayan Budizm ,din olmaktan çok, felsefi bir düşücedir. Ahlâk anlayışının temeli temizliği, düşünmeyi ve kötülüklerden uzak durmayı öğütlemektedir.*Çin`de halkın çoğunluğu Budizm dinine yanı sıra Şinto Tanrılar yolu dini de halkın arasında yaygındı. Şinto dini, tabiat kuvvetlerine ve atalara tapınma üzerine kurulmuştu. 2-AVRUPA Siyasi durum Batı Roma İmparatorluğu`nun yıkılmasından sonra yerine Vizigot, Ostrogot ve Frank krallıkları kurulmuştu. Bu krallıklar döneminde de Avrupa karışıklıklar içinde kaldı. Merovenj ve Karolenj İmparatorlukları döneminde Avrupa`da bir süre içinde siyasi birlik kuruldu. Ancak Normanların ve Macarların saldırıları sonucu siyasi birlik sonucu krallar, ülkelerini koruyamaz duruma geldiler. Ortaya çıkan kargaşa ve güvensizlik ortamı içinde kraldan yardım göremeyen büyük toprak sahipleri , şövalye denilen en iyi savaşçıları çevrelerinde topladılar. Şatolar ve kaleler yaptırarak güvenliklerini buralarda sağlamaya çalıştılar. Bu korunma ihtiyacı feodaliteyi derebeylik ortaya çıkardı. Feodaliteyi Ortaçağ Avrupa`sının siyasi yönetim şekli haline güçlenen derebeyler, kralların topraklarına da saldırmaya başladılar. Avrupa`da kralların otaritesi tamamiyle sarsıldı. Derebeylikler yönetiminde himaye edenlere “süzeren”, himaya altına girenlere “ vassal” denirdi. Temeli eşitsizlik üzerine kurulan derebeylik yönetiminde insanlar hak ve ayrıcalıklar yönünden birbirinden farklı dört sınıfa ayrılmışlardı. Bunlar büyük toprak sahipleri olup , şatolarda otururlardı. Soyluluk, babadan oğula askerlik ve devlet işlerinde başka işlerle uğraşmazlardı. Kilise topraklarında soylular gibi yaşarlardı. Halk üzerinde büyük nüfusları vardı. Dini görevlerinin yanı sıra, okullarda öğretmenlik yaparlardı. Şehirlerde otururlar, sanat ve ticaretle uğraşılardı. Soylulara belli bir vergi öderlerdi. Bunlar, serbets köylüler ve serfler diye ikiye ayrılırlardı. Serbest köylüler , kendi topraklarını ekip biçerler, mallarını satabilirler ve başka bir yere göç edebilirlerdi. Ancak soylulara vergi verirler, onların angaryalarını ve çeşitli işlerini görürülerdi. Serfler hiçbir hakka sahip değildiler. Soyluların malı sayılırlardı. Toprakla birlikte alınırlarve satılırlardı. Bunların , İlk Çağdaki kölelerden farklı bir yani ailece alınıp satılmalarıydı. Din ve İnanış Hz. İsa`nın Kudüs`te çarmıha gerilmesinden sonra Havarileri Hristiyanlığı yaymaya İmparatorluğu Konstantinos 324-337 Hristiyanlara hoşgörü ile davrandı. I. Theodosios 379-395 zamanında putperestlik kanun dışı ilan edildi, ve Hristiyanlık, Roma İmparatorluğu halkının resmi dini oldu. Daha sonra Hz. İsa `nın Tanrı olup olmadığı meselesi Hristiyanlık dünyasını alt üst etti. Bu gibi tam anşılmayan durumlar piskoposların katılmasıyla toplanan konsiller ratafından çözümlenmeye çalışıldı. Bu konsillerin kararlarını doğru bulmayanlar Hristiyanlık içinde bir çok mezhep kurdular. Öte yandan kilisenin en yülsek makamında oturan Hristiyanlığın serbest bırakılmasıyla papaların görev etki alanları genişledi, siyasî nüfuslarıda arttı. Papaların bir hristiyanı kilise topluluğu dışına bırakma yani aforoz etmek yetkiside vardı. İstanbul patrikliği ise Güneydoğu ve Doğu Avrupa`da canlı bir faaliyet gösterdi. Slâvlar büyük çoğunlukla Hristiyanlığı kabul ederek İstanbul patrikliğine bağlandılar. Papalık ile İstanbul Patrikliği arasındaki anlaşmazlıklar XI. Yüzyıl ortalarında iki kilisenin kesin olarak birbirinden kopmasıyla sonuçlandı. Doğu Hristiyanları kendilerine Ortodoks , Batı Hristiyanları ise Katolik dediler. Her iki kelimede aynı anlamda > demektir. Daha sonra yeni çağın başında Roma kilisesi Prostestanlığı ortaya çıkışıyla , büyük bir bölünmeye daha uğrayacaktır. 3- AFRİKA Bizans`ın hakimiyet sahası , Habeşistan ve Hristiyanlık Bizans`ın hakimiyet sahası Bizans , Kuzey Afrika`daki durumunu , Berberi kabileleri ile mücadeleler içinde de olsa Arap fetihlerine kadar korunmuştu. Nitekim imparator Mavrikios 582-602 disiplinli bir asker organizasyonla savunma gücüne sahip olabilmek için Kuzey Afrika `da eksarhlık askeri valilik kurdu. Buradaki askeri valiye aynı zamanda sivil yönetimin idaresi de verilmişti. İranlılar 619 ilkbaharında Mısır`ı işgale başladılar. Daha sonra Ssaniler ile yapılan bir antlaşmayla bu eyalet geri alındı. Habeşistan Habeşistan `ın asıl çekirdeğini oluşturan Aksum devleti`nin kurulması I. Yüzyılda rastlar. Daha sonra Habeşler Yemen`e hakim oldular.525. Aksum Krallığı VI. Yüzyılın ikinci yarısıyla VII. Yüzyılın başlarında çökmeye başladı. Hz. Muhammed , Kureyşlilerin baskıları karşısında Müslümanlardan bir kısmını saldıralardan uzak tutmaya karar verdi. Onlara Hristiyan olan Habeş kralı Necaşi`nin yanına gitmelerini tavsiye etti. Bir grup müslüman 615 yılında Habeşistan`a göç etti. Habeşler önceleri putperes idiler. İmparator II. Konstantinos Zamanında 337-340 Hristiyan misyonerleri bu ülkede faaliyette bulundular. VI. Yüzyılın başlarında Aksum krallarının da kabul etmesiyle Hristiyanlık bu ülkede yerleşmiş oldu. B- İSLAMİYETİN DOĞUŞU VE YAYILIŞI Hz. Muhammed`in Hayatı ve Peygamberliği Kureyş kabilesinden olan Hz. Muhammed , 571 yılında Mekke`de doğdu. Annesi Amine , babası Abdullah idi. Doğmadan önce babasını , çocuk yaşta annesini kaybetti. Önce dedesi Abdulmuttalip ,sonrada amcası Ebu Talip tarafından himaye edildi. Gençlik yaşlarında ticaretle meşgul oldu ve bu sayede Arabistan `ın birçok yerini tanımaya imkan buldu. Ahlâki ve dürüstlüğünden dolayı kendisine “ Muhammed`ül Emin “ dendi. 25 yaşında iken Hz. Hatice ile evlendi. 40 yaşında kendisine ilk vahiy geldi. Hz. Muhammed`e Cebrail adlı melek tarafından gönderilen ilk ayette “ Oku! Yaradan Rabbinin adıyla oku “ denilmekte idi. Hz. Muhammed `e ilk inananlar Hz. Hatice , Hz. Ebubekir , Hz. Ali , Hz. Zeyd ve Hz. Osman `dır. İslamiyeti kabul edenlerin sayısı zamanla arttı. Müşrikler putperestler hemen islamiyete ve Müslümanlara karşı cephe aldılar, onlara baskı uygulamaya başladılar. **__! İslam`da köle- efendi ayrımı olmadığından Mekke`nin ileri gelenleri mevki ve nüfuslarını yitirmekten endişelendirler. İslam`da “ tevhid “ inancının Arapların “ atamızın dini “ dedikleri , putperesliği ortadan kaldıracağından kaygılandılar. Müslümanlara yapılan baskı ve zulüm artınca Hz. Peygamber bazı müslümanların Habeşistan`a göç etmelerine müsaade etti 619. **__! Habeşistan hükümdarı Hristiyan olup adaletiyle tanınan biri idi.**__! Bu olay islam tarihinde ilk hicret olayıdır. İki halife halinde yapılmıştır. İslamiyet , Mekke dışında Kâbe `yi ziyarete gelenler arasında da yayıldı. Müslüman olan Medineliler, Akabe denilen yerde Hz. Peygamber`e bağlılık sözü verdiler. Buna “ I. Akabe Biatı “ denilmişti. Medineli müslümanlardan daha büyük bir topluluk , 622 senesinde Akabe `de Hz. Peygamber`e bağlılıklarını yenilediler II. Akabe Biatı. Onu Medine`ye davet ettiler. Bu durum Müslümanların Medine`ye hicretinde etkili olmuştu. Müşriklerin müslümanlara yaptıkları eziyet artık dayanılmaz hale gelmişti. Kureyş `in müşrikler zulmünden kurtulup dinlerini serbestçe yaşabilmek için Müslümanlar Hz. Peygamber`in izniyle Mekke`de Medine`ye göç ettiler. En son hicret edenler ise, Hz. Peygamber ve yakın arkadaşı Hz. Ebubekir oldu.622. İslam tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi olan Hicret olayı üzerine , Müslümanlar rahat bir nefes aldılar. Hz. Peygamber, Medinelilerle yahudiler dahil bir sözleşme yaptı. Tarihe “ Medine Sözleşmesi “ diye geçmiş olan bu bölgede , Hz. Muhammed , Müslümanlar ve Yahudilerin karşılıklı .... ve vazifeleri belirtilmekte idi. Buna göre Yahudiler , din ve ibadetlerinde serbest olacaklar , Medine `ye bir düşman saldırısı olursa müslümanlarla birlikte şehri savunacaklardı. **__! Hicret , Hz. Ömer zamanında kabul edilen Hicri takvimin başlangıç senesi olmuştur. Türkler islamiyette girdikten sonra Hicri Takvimi kullanmaya başlamışlardır. Hz. Peygamber , Medine `de ilk islam Devleti`ni kurdu. Kurduğu devlete “ Medine Site Devleti “ denilmişti. Hicretin Sonuçları1_ Müslümanlar Putperest ayakların baskısından inkilâbının başlangıcı Müslümanlar üzerindeki baskıları sona ermiş ve islamiyetin yayılması hızlanmıştır. Ensar ile Muhacir kardeş ilan edilmiştir. Hicretin yapıldığı yıl hicri takvimin başlangıcı ilan edildi. ___HZ. PEYGAMBER`İN SAVAŞLARI___ Bedir SAVAŞI 624 Nedenleri1. Müslümanların şam ticaret yolunu tehtid edmeleri2. Müslümanların Mekke`de yağmalanan mallarına karşılık Suriye`den , Mekke `ye gitmekte olan Ebüsüfyan yönetimindeki Ticaret kervanı ele geçirmek Müslümanların ilk savaşı ve ilk zaferi , Şam ticaret yolu kısmen müslümanların eline Medine`deki Yahudilerin bir kısmı Mekkelilerle iş birliği yaptığı için Hz. Muahmmed tarafından Medine `den Müslümaların morali ve gücü Müslümanlar bol miktarda ganimet elde ettiler.*İslam savaşı hukukunun esasını teşkil eder. Ganimetlerin beşte biri devlet hazinesi için ayrıldı, kalanı savaşlara taksim edildi. Bu esas, sonraki islam devletlerinde de uygulanmıştır. Uhud SAVAŞI 625 Nedenleri Bedir mağlubiyetinin intikamını daha fazla güçlenmelerini önlemek ve şam ticaret yolunun emniyetini sağlamak istemeleri bu savaşın çıkarılan yahudilerin savaşa teşvik etmesi. Sonuçları1. Mekkelilerin savaşı Hz. Muhammed`e iteatin önemi Hz. Muhammed yaralandı , müslümanlar mağlup oldular. **__! Uhud savaşı Müslümanların ilk yenilgisidir. Bu savaştan sonra, Medine Sözleşmesini bozdukları için Beni Nadir Yahudileri Medine`den uzaklaştırmışlardır. Bunlar heybere giderek yerleşmişlerdir. Hendek SAVAŞI 627 Nedenleri Uhud savaşında umduklarını bulamayan Mekkeliler, Müslümanları tamamen ortadan kaldırmak için Medine üzerine doğru hareket ettiler. Şehrin savunmasız yönü Selman-ı Farisi adındaki İranlı bir müslümanın teklifi üzerine hendekle çevrildi. Sonuçları1. Savaş müslümanlar tarafından Mekkeliler`in müslümanlar üzerine düzenledikleri son saldırı Bu savaştan sonra mekkeliler savunmaya, Müslümanlar taaruza geçmişlerdir. Hudeybiye ANTLAŞMASI 628 Müslümanlar hac yapmak için 1500 kişilik topluluk ile Mekke`ye doğru hareket ettiler. Bunu savaş olarak değerlendiren Mekke ise savaşa hazırlıklı idi. Mekke yakınlarında Hudeybiye denilen yerde iki taraf görüşmeler sonunda antlaşmaya vardılar. Zira müslümanların bir barış ortamına ihtiyaçları vardı. Bunu Hedeybiye Antlaşması denir.628 Görünüşte Antlaşma maddelerinin bazıları Müslümanların aleyhindedir. Bunlar1. Her iki taraf 10 yıl boyunca birbirleriyle savaş yapmayacak. 2. Bu yıl hac olmayacak , ertesi yıl Müslümanlar hac edebilecek , Mekkeliler hac sırasında 3 gün şehri Müslümanlarla Mekkelilerin istedikleri kabileler ile ittifak Reşid olmadan islamiyeti seçen Mekkeliler Medine`ye alınmayacak , Mekke`ye iade Medine`den Mekke`ye geri dönmek isteyenlere Medine İslam Devleti Hiç kimsenin canına ve malına zarar verilmeyecek himayeleri altında bulunan kabilelere askeri yardım yapılmayacaktır. Sonuçları1. Müslümanların siyasi bir varlık olarak imzaladıkları ilk Kureyşliler müslümanların bir güç olarak resmen bu bölge ile İlk bakışta müslümanların aleyhinde görünüyorsa da daha sonra elihe Müslümanlar güney sınırlarını güvence altına Mekke`nin önde gelen komutan ve siyasi liderlerrri silam dinine Her iki tarafın eşit haklara sahip olduğu bu belgeyle ortaya Taraflar arasındaki sert düşmanca tavırlar yumuşamış, sosyal ve ticari ilişkiler Hudeybiye , Müslümanların askeri başarılarının en açık bir yazılı belgesi olmuştur. Hayber`in Fethi 629 –Hayber Kalesi Hayber Yahudileri Mekkelilerle iş birliği yaparak Müslümanlar için devamlı bir tehlike Peygamber bu tehlikeden kurtulmak için hemen harekete geçti ve beraberindeki bin beş yüz Müslümanla Hayber Kalesini Kuşattı. Hayberliler Hz. Peygamber`in hızlı hareketi nedeniyle kuşatma için hazırlık yapamamışlardı. Bu yüzden daha fazla direnmeden teslim oldular. Sonuçta Hz. Peygamber tarımdan elde ettikleri ürünlerin yarısını vermeleri şartıyla Yahudilere topraklarını geri verdi.629. Hz. Peygamber ve Müslüman Hudeybiye`den bir yıl sonra , antlaşmanın tanıdığı hakka dayanarak Kâbe`yi ve Mekke`yi ziyaret ettiler. Mute SAVAŞI 629 Nedenleri1. Bizans`a bağlı Gassani kralının islam elçisinin öldürmesi2. Müslümanlardan oluşan bir keşif kolunun pusuya düşürülmesi. Sonuçları iki tarafta savaşta üstünlük Mute savaşı Bizans İmparatorluğu ile Müslümanlar arasında ilk savaştır. Mekke`nin Fethi 630 Bir süre sonra Mekkeliler iki kabile arasındaki mücadele taraf tutarak Hudeybiye Antlaşmasına uymadılar. Hz. Peygamber bu durumda , bir sefer için hazırlıklara başladı. Mekke civarındaki dağların arkasında ordugâhını kurduğu zaman on bin kişilik bir kuvveti vardı. Mekkeliler ordugâh kuruluna kadar müslümanların hareketinden haberdar olmamışlardı. Bu arada Mekke`nin en büyük reisi Ebu Süfyan müslüman keşif birliklerinin eline esir düştü. Hz. Peygamber müslüman olan Ebu Süfyan`ı ertesi günü serbest bıraktı. Bu sırada müslüman ordusu dört yönden Mekke`ye girmeye başladı. Ayrıca Ebu Süfyan , müslüman ordusunun büyüklüğünü anlatarak direnmenin faydasız olduğunu Mekkeliler`e söylemişti. Böylece Mekkeliler savaşmadan müslümanlara itaat ettiler. Hz. Pegamber şehre girdikten sonra Kâbe`ye gitti ve orada putları kırdırdı. Düşmanları ve eski Hemşerilerine büyük bir alçak gönüllülükle konuşarak “ Hepiniz Hürsünüz “ dedi. Bu sözlerin Mekkeliler üzerinde büyük etkisi oldu. Kendiliklerinden islam dinini kabul ettiler. Huneyn SAVAŞI ve Taif SEFERİ 630 Nedeni Putperestler, müslümanlara karşı Taiflilerle birleşerek Huneyn denilen yerde toplanmışlardı. Üzerlerine yürüyen İslam ordusuna yenilerek Taif `e sığındılar. Ancak Taif alınamadı. Taifliler 631 yılında müslümanlığı kabul ettiler. Sonucu Hicaz başta olmak üzere Arabistan`ın büyük bir kısmı İslam dinine girdi. Hz. Muhammed müslüman olmayan Araplarla son mücadelesini yapmıştır. Huneyn Zaferi, Mekke`nin fethini tamamlayıcı bir özellik gösterir. Tebük SEFERİ 631 Bir Bizans ordusunun müslümanlar üzerine yürüdüğü haberi duyulunca Hz. Peygamber büyük bir ordu ile Suriye üzerine sefere çıktı. Haberin asılsız olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine geri dönüldü. Bölgedeki bazı kabileler Gassanilerin büyük bir kısmı müslüman oldular. **__! Tebük seferi Arabistan dışına yapılan ilk seferdir. Tebük seferi müslümanların Bizans üzerine sefer yapacak kadar kuvvetli olduğunu göstermektedir. Bu sefer Hz. Peygamber`in son seferidir. Veba salgını olduğundan Suriye`ye gidilmekten vazgeçilmiştir. Bu durum tarihte ilk karantina sisteminin uygulanmasıdır. Veda HACCI ve Veda HUTBESİ Tebük Sefer`inden sonra Medine`ye dönen Hz. Muhammed ertesi yıl kalabalık bir müslüman topluluğu ile Mekke`ye hac yapmaya gitti. Bu hacca islam tarihinde “ Veda Haccı “ denir. Hz. Muhammed bu hacda haccın nasıl yapılcağını müslümanlara bizzat kendisi göstermiştir. Hz. Muhammed `in aynı yıl içerisinde vermiş olduğu hudbe`ye de “ Veda Hutbesi “ denir. Bu hudbe`de cahiliye devrinin sona erdiğini, kölelik ve efendilik müessesinin ortadan kalktığını, herkesin eşit olduğunu belirtmiştir. Hz. Muhammed bu Hutbesi`nin sonunda Kur-an`ı Kerim`in tamamlandığı ve görevinin sona erdiğini bildirerek müslümanlara veda etmiştir. Veda Haccı`ndan sonra Hz. Muhammed Medine`ye dönmüş rahatsızlıklarının giderek artması üzerine imamlık görevini Hz. Ebubekir`e bırakarak, 8 Haziran 632`de Pazartesi günü vefat etmiştir. Mezarının ismi Rauza-i Muhtahhara `dır. Vefat eden Hz. Muhammed , Medine`ye defnedildi. İslam tarhinde Hz. Muhammed `in vefatıyla “ Dört Halife Dönemi “ başlamıştır. DÖRT HALİFE DEVRİ 632-661 Hz. Muhammed`in vefatından sonra Hz. Ebubekir `le başlayıp , Hz. Ali `ye kadar süren döneme Dört Halife Devri denir. Bu dönemde halifeler seçimle başa geldikleri için bu döneme Cumhuriyet Dönemi denir. Bu dönem İslamiyetin yayılması ,kökleşmesi ve kuvvetlenmesi bakımından önemlidir. Hz. Ebubekir DÖNEMİ 632-634 Hz. Peygamber`in ölümü ile ortaya çıkan yalancı peygamberlerin ve zekât vermeyenlerin isyanlarını bastırarak Arap Yarım adasından siyasi birlik sağlanmıştır. Kur-an`ı Kerim kitap haline getirilerek özgün halinin korunması sağlanmıştır. Halife, komutan ve yüksek dereceli memurlara maaş bağlanmıştır. Arap Yarım Adası dışında ilk kez fetihlere başlanmıştır. İslam ordularının düzenli olarak fetihle görevlendirildikleri ülke Suriye olmuştur. Husamin Zeyd komutasındaki ordu Suriye`ye , Halid Bin Velid komutasındaki ordu Irak`a gönderilmiştir. Müslümanların Güney Filistin`i ele geçirmelerinin üzerine Bizans elli bin kişilik bir orduyu Suriye`ye göndermiştir. Bunun üzerine Halid Bin Velid Suriye`ye gelip İslam ordularının başına geçmiştir. İki ordu Yermük Irmağı kıyılarında savaşmışlar ve müslümanlar Bizans ordusunu Yenilgiye Uğratmışlar.634. Yermük Zafer, inin Sonucu * Suriye`nin kapıları islam ordularına açılmıştır. Hz. Ebubekir Yermük Zafer`inden sonra 23 Ağustos 634 `de vefat etmiştir. Aziz dostu Hz. Muhammed `in yanına defnedilmiştir. Hz. Ömer DÖNEMİ 634-664 Hz. Ebubekir hastalandığı zaman tavsiyetname hazırlayarak kendinden sonra msülümanlar arasında karışıklık çıkmasını önlemek için Hz. Ömer Halife olmasını istemiştir. Böylece Hz. Ömer hiçbir itiraz meydana gelmeden halife olmuştur. Hz. Ömer başa geçinci Halid Bin Velid`i ordu komutanlığına alarak, Ebu Hubeyde`yi atamıştır. İslam ordusu 635 `de Şam`ı Dimaşk kuşatmış ve altı ay süren mücadeleden sonra şehri ele geçirmiştir. Suriye `nin fethi tamamlandıktan sonra msülümanlar Kudüs`e ilerlemiştir bunun üzerine Kudüs Bizans`tan yardım istemiş imparator Herakleois deniz yoluyla Kudüs`e yardım göndermiştir. Suriye`deki tüm islam orduları Arm ve As başkanlığında birleşerek Bizans kuvvetleri ile karşılaşmışlardır. 636 yılında yapılan “ Ecnadin “ savaşını müslümanlar kazanmış , ardından Kudüs `ü kuşatmışlardır. Kudüs Patri halifeye teslim olacağını bildirince şehir savaş yapılmadan msülümanların olmuştur. Irak CEPHESİ * Köprü Savaşı 634 İslam orduları Fırat Nehri kenarında İran ordularıyla karşı karşıya gelmiş ve savaşı kaybetmişlerdir. Komutan Ebu Veyde ve pek çok islam askeri şehit olmuştur. * Kadisiye Savaşı 636 Irak cephesindeki ordunun başında Sad Bin Ebi Vakkas vardır. Müslümanlar ile Sasaniler Küfe yakınlarında Kadisiye denilen yerde tekrar karşılaşmışlardı. Savaşı islam orduları kazanmıştır. Sonuçları1. Böylece Irak müslümanların eline geçmiş, İran yolu Bu savaşın ardından Sasaniler`in başkenti Medain şehri ele geçirilmiştir.632 * Celula Savaşı 637 Bu savaş msülümanlar kazanmışlardır. Sasanilerle yapılmıştır. Müslümanlar bu arada Basra ve Kûfe `de yeni askeri üsler kurarak ordularını takviye etmişler ve güçlerini arttırmışlardır. * Nihavend Savaşı 642 İranlılar topladıkları kuvvetlerle müslümanlar üzerine tekrar saldırmışlar ve Nihavend de yapılan savaşı msülümanlar kazanmıştır. Sonuç İran ordusu dağılmış ve İran şehirleri tamamen müslümanların eline geçmiştir. Irak ve Suriye seferlerinden başka İslam orduları El_Cezire Yukarı Mezepotamya yönelmişler 639 yılında Urfa , Harran ve Diyarbakır feth edilmiş ve 634-664 yıllarında Azerbaycan , tamamiyle feth edilmiştir. Önemi Nihavend savaşlarıyla , müslümanlar sınır komşusu olmuşlardır.Karluklar ve Türkişler Suriye `nin fethinden sonra Mısır müslümanlar için bir hedef haline gelmişlerdir. Mısır Bizans hakimiyeti altındaydı ve ağır vergiler veriyorlardı. 642 yılında Mısır `ın fethinden sonra Lidye ve Trabulusgarb islam ordularınca feth edildi. _ Hz. Ömer Döneminde Yapılan Düzenlemeler_1. İlk kez divan teşkilatı Adli teşkilat kuruldu. Vilayetlere validen ayrı olarak kadılar Feth edilen ülkelerin yönetim birimlerine ayrılmasıyla büyük iller ortaya Irak, Mısır, Suriye , Cünd adı verilen devamlı ordugâh şehirleri Hicri takvim hazırlanarak kullanılmaya başlanmış6. Ekonomik alanda yenilikler Askeri amaçlı ikta sistemi uygulanmıştır. Hz. Ömer son derece sade bir hayat yaşayan adaletli yönetimi ile herkesin güvenini kazanan islam devletlerini sınırlarını Lidya`dan Horasan`a kadar ve Kafkasya`ya kadar genişleten Hz. Ömer 644 yılında İranlı bir köle tarafından hançerlenerek öldürülmüş ve şehit olmuştur. Hz. Osman DÖNEMİ 656 Hz. Ömer vefat etmeden önce yerine geçecek halifeyi belirlemek üzere Hz. Muhammed `in eski arkadaşlarından 6 kişiyi görevlendirmişti. Bu arkadaşların yaptıkları görüşmeler sonucu Hz. Osman Halife seçilmiştir. Hz. Osman fetih hareketlerine devam etmişler. Bu dönemde islam orduları Kafkaslarda Hazarlar ile karşılaşmışlardır. İslam orduları sık sık Torosları aşarak Anadolu içlerine kadar akınlar düzenlemişlerdir. Bizans`ın eline geçen İskenderiye geri alınmıştır. Anadolu`da islam orduları Kayseri`ye kadar ilerlemişlerdir. Kafkasların bir kısmı ve burada Hazar Türkleriyle savaşılmıştır. Horosan`ı alan islam orduları Ceyhun Nehri`ni geçecek Asya içlerinde ilerlemişlerdir. Böylece Türkler ve müslümanlar arasındaki savaş başlamıştır. Suriye sahillerinde ilk islam donanması kurulmuştur. Şam valisi Muaviye tarafından kurulmuştur. Muavi`ye Kıbrıs`ı kuşatarak 649 yılında almıştır. İslam tarihindeki ilk karşıklıklar bu dönemde çıkmıştır. Hz. Osman yumuşak huylu ve iyi niyetliydi. Başta valilikler olmak üzere ordu komutanlıklarına ve önemli görevlerine Ümeyye ailesinden akrabalarına getirmiştir. Bu valilerin idaresinden memnun olmayanlar ve münafıklarında kışkırtması Hz. Osman`a karşı muhalefete başlamışlardır. Yaşlılığından dolayı Hz. Osman kendisine karşı oluşturulan bu muhalefeti bastırmakta güçlük çekiyordu. Bu arada Mısır, Basra ve Kûfe`den 500 kişilik bir grup Medine`ye gelerek ortalığ karıştırdılar. Bundan sonra olayların önüne geçilemedi. Ve Hz. Osman evinde Kur-an`ı Kerim okurken 17 Haziran 656 `da bu grup tarafından şehit edildi. Bu olay daha sonraki yıllarda meydana gelebilecek huzursuzlukların temelini oluşturdu. Çeşitli şehirlerde Kur-an`ı Kerim ayetlerinin farklı şekillerde okunması üzerine Kur-an`ı Kerim çoğaltılarak ordugâhlara ve öenmli merkezlere gönderilmiştir. Bu Hz. Osman döneminin en önemli olayıdır. Horasan ve Harzem fethedildi. Hz. Ali DÖNEMİ 656-661 Hz. Osman`ın şehit edilmesinden sonra halifelik Hz. Ali`ye teklif edilmiştir. Hz. Ali önceleri bu teklifi kabul etmediysede ısrarlar karşısında olumlu cevap vermiştir. Hz. Ali döneminde halife olduktan sonra Hz. Aişe , Zübeyr Avvam ve Talha Bin Ubeydullah, Hz. Osman katillerinin derhal cezalandırılmasını istemişlerdir. Hz. Ali Kûfe`ye gelerek buradan yardım aldı. Basra üzerine yürüdü. Hz. Ali `nin Barış çabaları snuç vermeyince iki taraf arasında savaş başladı.* Camel Vak`ası Deve Savaşı 656 Çatışma , Hz. Aişe `nin devesinin etrafında geçtiği için bu savaşa “ Deve Savaşı “ denmiştir. Yapılan savaşta Zübeyr ve Talha şehit edilmiştir. Aişe `ye dokunulmamıştır. Savaştan sonra Hz. Ali dönmemiş Kûfe`yi merkez yaparak , Irak `ı kontrolüne almıştır. Ancak Şam valisi Hz. Ali`nin halifeliğini tanımayarak mucadeleye devam etmiştir. Hz. Osman `ın katillerini cezalandıracağını ilân etmiştir.* Sıffın Savaşı 657 Hz. Ali`nin barış teşebbüsleri yine sonuçsuz kalınca iki taraf arasında savaş çıkmıştır. Temmuz 657 `de Fırat Nehri kıyısında Sıffın adı verilen yerde başlayan savaşta Muaviye yenilirken Amr Bin As `ın teklifi üzerine askerler mızraklarının ucuna Kur-an`ı Kerim saifelerini takmış ; “ Aramızda Kur-an`ı Kerim hakem olsun “ demişlerdir. Hz. Ali kendi askerine bunun hile olduğunu söylesede askerler bunu dinlememişlerdir. Bunu üzerine islam tarihinde hakem olayı denilen bir hadise gerçekleşmiştir. Arm Bin As Muaviye`nin , Ebu Musa El-Eşari ise Hz. Ali `nin hakemi olmuştur. İkisi yaptıkları görüşmelerden her iki tarafın halife olmasını yeni bir halife seçilmesini kararlaştırmışlardır. Yinede bu kararlar islam dünyasının bölünmesini engelleyemedi. Hakem olayından sonra islam dünyasından sonra Hz. Ali yanları, Hz. Muaviye yanları ve her ikisini de kabul etmeyen hariciler olarak ayrılmıştır. Hz. Ali tarafına Şîî, Hz. Muaviye tarafına Emevi denirdi.* Nehrevan Savaşı 659 Hariciler Hz. Ali`nin üzerine yürümüştür. Halkıda isyana teşvik etmişlerdi. Bunun üzerine Hz. Ali bu olayı Nehrevan savaşıyla dağıtmıştır. Hariciler islam dünyasının bu şekilde dağılmasını Hz. Ali , Hz. Muaviye ve Arm Bin As `ı sorumlu tutarak suikast yapmaya karar vermişlerdir. Hz. Ali şehit edildi, diğer ikisi kurtulmuştur. Böylece dört halife devri kapanmıştır. _DÖRT HALİFE DEVRİ`NİN GENEL ÖZELLİKLERİ_ Halifeler seçimle iş başına gelmişlerdir. Bu dönemde Arap milliyetçiliği yapılmamıştır. Türklerle ilk siyasi ilişkiler bu dönemde başlamıştır. İslam Devleti bölgenin en önemli siyasi gücü haline gelmiştir. Sistemli bir devlet teşkilatı oluşturulmuştur. EMEVİLER 661-750 Hz. Ali `nin şehit edilmesinden sonra islam dünyası, Emevi ailesinden Muaviye`nin eline geçti. Muaviye, Emevi devletini kurduğu sırada ırkta bulunan müslümanlar da Hz. Ali`nin büyük oğlu Hz. Hasan `ı halife seçmişlerdi. Hz. Hasan Muaviye`nin ordu topladığını duyunca, bazı şartlarla halifelikten vazgeçti. Ancak, muaviye sözünde durmadı. Hz. Hasan `ın ölümünden sonra , oğlu Yezid`i veliaht ilân etti. Muaviye devrinde halifelik , babadan oğula geçen bir saltanat haline geldi. Yezid DÖNEMİ 680-683 Yezidìn halifeliğine Hz. Hüseyin karşı çıkınca , Hz. Huseyin ve onun çok az sayıdaki taraflarını Kerbelâ `da şehit etti 681.ÖNEMİ İslam dünyası , bu olaydan sonra kesin olarak Sunnî ve Şîî mezheplerine ayrılmıştır. Bu devirde Ukbe Bin Nafî , Kuzey Afrika`nın fethini tamamlamıştır. Abdülmelik DÖNEMİ 685-705 Emevilerin en parlak dönemidir. Arapça resmi dil ilân edildi. İlk defa Arapça yazılı paralar basıldı. Velid DÖNEMİ 705-715 Abdülmelik 705 yılında ölünce yerine oğlu Velid geçti. Bu dönem Emevilerin en parlak ve en hızlı geliştiği dönemdir. Doğuda Türklerle sert mücadeleler sonunda müslümanlar bir yandan Hindistan `a ulaştılar. 771 yılında Tarık Bin Ziyad komutasındaki müslümanlar Avrupa`ya İspanya yoluyla geçtiler. İspanya`ya Vizigotlar`ı yenen Tarık , Kuzeye doğru ilerledi ve İspanya fethedildi. Velid`in 715 `te ölümünden sonra duraklama dönemine giren Emevi Devleti fetih hareketlerine girişemedi. 716 yılındaki İstanbul kuşatması başarırız kaldı. Ömer Bin Abdülaziz döneminde yeniden toparlanıldıysa da bu uzun sürmedi. Bu durgunluğu gidermek için son halifelerden Hişam zamanında İspanya üzerinden Fransa`ya yüründüyse de bu olay bozgunla sonuçlandı.* Putavya Savaşı 732 _Nedeni Müslümanların Avrupa içi, Hristiyanlığın merkezi olan İtalya`ya doğru ilerleyerek islamiyeti yaymak istemeleri , Avrupalılar`ın da müslümanlara karşı birleşerek onları Fransa`dan atmak istemeleri. 732`de yapılan savaşta başta Franklar olmak üzere , Hristiyan Avrupalılar Emeviler`i bozguna Müslümanların Batı Avrupa`daki ilerleyişlerinin durmasına hatta gerilemesine neden olmuştur. Müslümanlar buradan daha ileriye gidemediler. İslam Dünyası`nı olmusuz yönde etkileyen ilk büyük savaş Putavya `dır. Zayıflamaya başlayan Emeviler devletinde merkezi otorite de bozulunca 750 yılında Ebu Müslim Horasani komutasındaki Abbasileri temsil eden ordu, Emevilere son verdi. Emevi Devleti`nin Yıkılış Sebepleri Emeviler Arap olmayan müslümanları “ Mevali “ azat edilmiş köle gözüyle görmeleri Emevilere karşı kin ve husumet uyandırmıştır. Sonradan müslüman olanlardan cizye vergisi almaya devam etmeleri. Emevi fetihlerinin İspanya`da ve Asya`da durulmuş olması. Şîî ve Haricilerin devleti zayıflatmak için faaliyetleri. Sınırların genişlemiş olması nedeniyle, merkezi idarenin kontrolünün zayıflaması. Zevk ve sefanın artmış Horasan bölgesinin komutanı Türk asıllı Ebu Müslim isyan ederek Hz. Peygamber`in amcası Abbas`ın soyundan gelen Ebu`l Abbas Abdullah`ı halife etti. Emevi sülalesinden yakalananlar öldürülmüş. Kurtulanlardan , Abdurrahman , İspanya`ya giderek “ Endülüs Emevi Devleti” `ni kurdu 756. *__! Endülüs Emevi Devleti`nin kurulmasıyla islam dünyasında Abbasi ve Endülüs Emevi Devleti olmak üzere iki siyasi güç ortaya çıktı. ABBASİLER DEVLETİ DÖNEMİ 750-1258 Emeviler 750 yılında ortadan kaldırılan Abbasiler İslam Dünyası`na kısa zamanda hakim oldular. İlk Abbasi halifesi Ebu`l Abbas Abdullah `tır. İslam devletini dağılmaktan kurtarır ve güçlendirir. Daha ilk yılında Çinlilerle Orta Asya`ya hakim olabilmek için Talas Irmağı kenarında büyük bir meydan savaşı yapıldı. Türklerde bu savaşta ilk defa olarak müslüman Araplar`ı destekledikleri için savaşı müslümanlar kazanmıştır. Talas savaşı Abbasi Devleti`nde olumlu etki yaparak ve devlet bütün İslam Dünyası`nda kabul görecektir. Daha sonra güçlenen Abbasiler Irak`a önem verecekler ve başkenti Bağdat`a taşınacaklardır. Daha sonraları Bağdat büyük bir kültür merkezi haline gelecektir. 786-805 yılları arasında Abbasilerin lideri olan Harun Reşit bu devlete en parlak dönemini yaşatmıştır. Devleti siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel yönlerden en iyi dönemini yaşatmıştır. Bizansla mücadele edilmiş ve büyük başarılar sağlanmıştır. Abbasiler Harun Reşid`in oğulları zamanında gücünü devam ettirdi. Emin , Memun ve Mu`tasım dönemlerinde türkler Abbasi ordusunda hizmet ettiler. Üst kademelere kadar yükseldiler. Böylece IX. Yüzyıldan sonra Abbasiler Devleti`nde Türkler etkili rol oynadılar. Yine bu dönemlerde Bizanslılardan korunmak için sınırlarda türklerden oluşan Avasım şehirleri kuruldu. Asrın ikinci yarısından sonra hakim olduğu sahalara özerklik muhariyet tanıdı. Böylece bazı küçük devletçikler çıktı ki bunlar “ Tavaifül Mulk ” denildi. Bu devletlerden bazıları şunlardır Tolunoğulları , İhşitler, Tahiroğlulları, İdrisiler, Ağlebiler vb. Ayrıca 10. asırdan sonra Şîî Fatımiler Kuzey Afrika`da etkili olunca Abbasiler bu asırdan sonra Kuzey Afrika`da varlık gösteremediler. 1055 yılında Tuğrul Bey Bağdat`ı Şîî Büveyh oğlullardan kurtardıktan sonra siyasi gücü eline aldı. Böylece Abbasiler islam dünyasındaki güçlerini Selçuklu Türklerine bıraktılar. Zayıflamış olan Abbasi Halifeliğine 1258 yılında İlhanlı Moğolları Hülagu son verdiler. İslam Dünyası`na Osmanlılar`dan sonra en uzun ömürlü hanedan olan Abbasiler İslam Dünyası`na birçok alanda büyük katkıda Abbasiler`in Genel Özellikleri _ İslam tarihinde ilk medreseler, vezirlikler ve anlam da Divan teşkilatı bu dönemde kurulmuştur. Sadece Araplar`ı ön planda tutan değil bütün müslümanlara eşit davranab bir devletti. Hiçbir zaman Avrupa`ya sahip olmamışlardır. İlk Çağ Yunan, Roma klasikleri Arapçaya tercüme edilmiştir. Türklerle yakın ilişkiye girilmiş ve türkler bu dönemde müslüman olmuşlardır. Irak önem kazanmıştır. Bilim ve tekniğe çok büyük önem verilmiştir. İslam dünyası bu dönemde en önemli kültür merkezlerine sahip olmuştur. Hakim oldukları sahalara özerklikler Tava`ifül Mülk tanınmıştır. Merkezi otorite çok güçlü değildi. Sınırların genişlemesi savaş yoluyla değil hoşgörüyle gerçekleşmiştir. Moğollar tarafından ortadan kaldırılmıştır. Böylece sadece Irak değil, Afrika dışında bütün islam dünyası Moğolların tahribatına uğramıştır. Bu dönemden sonra islam dünyasında genelde Türkler hakim olmaya başlamışlardı. ENDÜLÜS EMEVİLER`İ DÖNEMİ 756-149 Emevilerin 750 yılında yıkılışlarından sonra , Abbasiler`in egemenliğini tanımayan İspanya`daki müslümanların başına yine Emevi Hanedanı`ndan Abdurrahman geçti. Kurtubay`ı başkent yaparak Avrupa müslümanlarını bu devlet temsil etti. Endülüs Emeviler`i daha çok ilme öenm vererek mükemmel ilim ve kültür merkezleri meydana yılında bu devlet çeşitli kollara ayrıldı. Bu dönem 1031`den 1942 yılına kadar sürdü. Bu dönemde “ Tava`ifül Mülk “ devri denir. En etkili devletçilik Beniahmer Devleti`dir. Askeri ve Siyasi gücünü kaybeden Endülüs Emevileri`ne 1492 yılında İspanyol Kastilyalılar son verdi. ÖZELLİKLERİ1. Sanat , Bilim ve Kültür`e en çok önem veren islam Sınırları sadece İspanya ile Avrupa`da Rönesans`a iki eden iki islam devletinden biridir.diğer Osmanlı. __DEVLET TEŞKİLATI__ a- Devlet Başkanı1. İslamın siyasi yapısı dini temellere Medine`de Hz. Muhammed `e kurtarıcı gibi bakılması onun hem siyasi hemde dini görevleri yürütmeyi üzerine almasına sebep İlk islam devleti Peygamber efendimiz tarafından Halifeler dini ve idari vazifelerin dışında bütün yetkileri de İlk dört halife seçimle iş başına geldiğinden bunların zamanına CUMHURİYET DEVRİ `de denilir. b- Merkezi Teşkilatı1. İslam devletinin merkez teşkilatı ilk önceleri son derece Fetihlerle devlet sınırları genişleyince ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak üzere yeni müesseseler Merkez teşkilatı Abbasiler zamanında mükemmel hale Asayiş işlerinde sorumlu olmak üzere “ Şurta Teşkilaı “ Binin emir ve yasaklarına uyulmasının sağlanması,çarşı pazarın konrolü ahlaka aykırı hareketlerin önüne geçilmesi “ Hisbe Teşkilatı “ `nın vazifesi Pasta işlerini Divan Berid yönetiyordu. Emeviler zamanında Abbasi halifeleri devlet işlerine fazla vakit ayıramadıklarından bunlar adına işleri çekip çevirecek “ vezirlikler “ mühtesiplik gibi görevler ortaya çıkmaya başladı. ORDU1. İslamın ilk dönemlerinde ordu gönüllerinden oluşuyordu. Cihad`ı bütün müslümanlar için farz kılınması , onları oloğal asker olarak kabul Sınırların genişlemesi ile asker sevkiyatı güçleşti. Bu yüzden sınır boyları ordugâh şehirler kurulmaya başlandı. **__! Ordugâh şehirlere önce askerler, sonra onların aileleri yerleşiyordu. Böylece hem sınır muhafazası , hem fetihlerin kolaylaması, hem de İslam`ın yayılması Abbasiler zamanında Türk tesiri ile 10`lu sistem islam ordu teşkilatına İlk islam donanması ise Hz. Osman zamanında Suriye`de kuruldu. ADALET Hicretten sonra adalet işlerine bizzat Hz. Muhammed bakıyordu. Hz. Ömer zamanında devlet sınırları genişleyince her vilayette kadılıkları kuruldu. DİN VE İNANIŞ İslam kelimesi , Allah`ın irade ve isteklerine teslim olmak demektir. İslamiyeti kabul edenlere Müslüman denir. Müslüman ; kendisini , nefsini ve bütün varlığını Allah`a teslim etmiş. Allah `ın birliğine inanmış , bu suretle selamete erişmiş insan demektir. İslam dinin temeli Kur-an`ı Kerim `dir. Kur-an`ı Kerim Allah tarafından Hz. Muhammed `e gönderilen vahiylerin bir araya toplanmasıyla meydana gelmiş ve bu güne kadar da hiç bir değişikliğe uğramamamıştır. Her dinde olduğu gibi islam dininde imana ve ibadete ilişkin esasları ilişkin esaslar Müslüman olmak için bazı şartlar kabul etmek mecburiyeti vardır. Bunlara imanın şartları denir. Bu şartlar şunlardır1. Allah`ın birliğine inanmak2. Meleklere inanmak3. Kutsal kitaplara inanmak4. Peygamberlere inanmak5. Ahiret gününe inanmak6. Kader, hayır ve şer herşeyin allah`tan geldiğine ve öldükten sonra yeniden dirilişe inanmakİbadete ilişkin esasları Bir müslümanın islam dininin beş temel şartına uyması Allah tarafından farz kılınmıştır. Bu şartlar şunlardır1. Kelimeyi şahadet getirmek2. Günde beş vakit namaz kılmak3. Yılda bir ay oruç tutmak4. Zekat vermek5. Hacca gitmek SOSYAL ve İKTİSADİ HAYAT Sosyal Hayat İslamiyet bütün müslümanların eşit ve kardeş kabul etmekle birlikte Emeviler zamanında Araplar Kendilerini diğer müslüman milletlerden üstün gördüler devlet yönetiminde bütün önemli görevler ve askerlik Arapların elindeydi. Arap olmayan müslümanlara karşı “ mevali “ deniyordu. İranlılar , Mısırlılar, Berberiler ve Türklerr gibi. Toplumda diğer bir sosyal sınıf “ zımnîler “ gayri müslimler idi. Emevilerin , mevaliyi küçümsemesi , vergi yönünden haksızlıklar yapması , yıkılışlarındaa en önemli sebeplerden biri oldu. Abbasilerin yönetime gelmesiyle , mevalinin durumu değişti. Müslüman olmak şartıyla her milletten kişiler önemli görevlerle gelmeye başladılar. Önce İranlılar, daha sonra Türkler , Sivil ve askeri görevlere getirildiler. Ekonomik Hayat İslam Devleti`nde ekonomik hayat Abbasiler döneminde gelişme gösterdi. Devletin tüm gelirleri Beytü`l-Mal denilen devlet hazinesinde başlıca gelir kaynakları şunlardı1. Öşür Müslüman halktan alınan onda bir oranda toprak Haraç ve cizye Müslüman olmayanlardan alınan toprak vergisine “ haraç “ sağlıklı gayri müslim erkeklerden , askerlik görevi karşılığı alınan vergiye de “ cizye “ Zekat ve Sadaka Zengin müslümanlardan alınan bir vergi olup toplanan zekat ve yoksulluklara Ganimet Savaşlarda elde edilen ganimetin beşte biri hazineye Diğer Gelirler Maden , orman , otlak , tuzla gelirleri , yalancı tüccarlardan alınan vergiler ve yabancı devletlerin gönderikleri vergi ve hediyeler. Toplanan gelirler orduya , kale yapımlarına , bayındırlık işlerine , fakir , dul , yetim ve hastalara harcanırdı. Vali ve komutanlara , büyük devlet memurlarına maaş yerine arazi verilirdi. Bu kişiler , kendilerine verilen araziden aldıkları öşür ve haraçlarla geçinirlerdi. İlk altın ve gümüş para Emevi Halifesi Abdülmelik 685-705 zamanında basıldı. Altın paraya “ dinar “ , gümüş paraya “ dirhem “ denirdi. Fetihler sonrasında Irak , Suriye , Mısır , Maveraünnehir`de tarım çok gelişti. Abbasiler döneminde tarımın gelişmesi için sulama faaliyetleri başlatıldı ve bataklıklar kurutuldu. Sulanabilen alanlarda, buğday, arpa, pirinç, en çok yetiştirilen ürünler oldu. Yazı , Dil ve Edebiyatı İslamiyet yayılması paralel olarak , Arap alfabesi de yayıldı. Arap harfleri bütün islam ülkelerinde ortak yazıyı oluşturdu. IV. Yüzyılda Kuzey Arabistan`da bir devlet kurmuş olan Nabatlıların yazısı , Arap harflerinin doğuşuna yol açtı. Arap Alfabesiyle yazı sağdan sola doğru yazılırdı. Bu alfabede bir çok sesli harf yazılmaz bunların yerine “ hareke “ denilen işaretler kullanılırdı. Harfler , kelimelerin başında , ortasında ve sonunda değişik şekiller alınırdı. İslamiyetle birlikte Arapça önem kazandı ve fetihler yoluyla geniş alanlara yayıldı. İslam dünyasında ortak dil durumuna geldi. Arapça`nın ortak dil durumuna gelmesinin sebebi; Arapça`nın Kuran dili olması ve ibadetin Arapça ile yapılmasıydı. Emevi Halifesi Abdülmelik zamanında Arapça resmi dil olarak kabul edildi. Arapça zamanla gelişerek , bilim ve kültür dili haline geldi. İslamiyet öncesi dönemde Araplar arasında şiirin önemli yeri vardı. Emevilerin zamanında Hz. Muhammed`in hayatını anlatan eserler yazılmaya başlandı. Abbasiler zamanında edebiyat alanında felsefi düşünceler yer alırken , Batıdan tercümelerde yapıldı. BİLİM VE SANAT Bilim İslam dünyasında bilim alanında gelişme , özellikle fen , tıp ve felsefede olmuştur. Bilim alanında gelişme Emeviler döneminde başladı. Bu dönemde İran , Hint , Süryani ve Yunan dillerinden Arapça`ya tercümeler yapıldı. Tercüme faaliyetleri Abbasiler döneminde de devam etti. Yapılan tercümeler daha çok tıp , astronomi , fizik , kimya , matematik ve mantık gibi bilim dallarında yapılıyordu. Abbasi ve Endülüs halifeleri , bilim alanındaki çalışmalara büyük destek verdiler. Bağdat ve Kurtuba şehirleri , dünyanın en büyük bilim merkezleri durumuna İslami Bilimler Tesfir Kur-an`ın ayetlerini yorumlamak ve açıklamak ; kıraat Kur-an`ın doğru okunmasını mümkün kılan bilim dalı ; hadi Hz. Muhammed`in çeşitli konularda müslümanları aydınlatmak ve Kur-an ayetlerini açıklamak için söylediği sözler ; fıkıh İslam hukuku ; kelam İmanın esaslarını ortaya koyan ve bunu delilleriyle savunan bilim dalı.b- Aklî Bilimler Tıp , matematik , kimya , felsefe ve astronomi idi. Müslümanların bu bilim dallarını Arapça`ya yapılan tercümeler sonucu tanıdılar. Abbasi Halifesi Mansur zamanında başlayan tercüme faaliyetleri , Harun Reşid ve Memun zamanlarında büyük gelişme göstermiştir. Bu dönemlerde Yununca , Farsça , Hintçe ve Süryaniceden çok sayıda eşer tercüme edildi. Eğitim Öğretim Eğitim ve öğretim konusunda ilk gelişme Abbasiler zamanında başladı. X. Yüzyılda ilk medreseler açıldı. Bu medreselerde tefsir , hadis , fıkıh , kelam gibi islami bilimler okutuldu. İslam dünyasında ilk büyük medreseyi Türkler kurdu. Alp Arslan`ın emriyle vezir Nizam ül-Mülk tarafından Bağdat`ta kurulan Nizamiye Medresesi dönemin en büyük ve ileri eğitim – öğretim kurumuydu 1067. Nizamiye Medresesinde , İslam bilimlerin yanı sıra matematik, felsefe, dil ve edebiyat gibi dersler de okutulurdu. Endülüs Emevi devletinde de eğitim ve öğretim de oldukça ileriydi. Kurtuba Medresesi Müslüman öğrencilerin yanı sıra çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen Hristiyan öğrencilerden eğitim gördüğü yerdi. Ayrıca Kahire , Gırnata ve Sevil Şehirlerinde de yüksek medreseler açılmıştı. Sanat1. İlk islam eserlerinin mimari özelliği Devletin sınırlarının genişlemesi ve başka kültürlerin tesiri ile islam mimarisi ortaya çıkmaya İslam mimarisi başkent Şam iken Bizans tesirinde kalmıştır. Başkent Bağdat`a taşınınca Bizans tesirinin yerini Eski Doğu ve Sasani tesiri Samerra şehrinin kurulması ile Türklerin mimaride etkileri görülmeye Gımata`daki El Hamra sarayı batıdaki islam mimarisinin en güzel örneğidir. -İslam Medeniyetinin Diğer Medeniyetlere Etkisi- İslam Medeniyetinin gelişmesi, dünya tarihinin en önemli olaylardan sayılır. İslamiyet , yıllar boyunca görgü ve dini hoşgörü bakımından Hristiyan dünyasına önderlik etmiştir. Bunun yanı sıra edebiyat , tıp , felsefe gibi bilim dallarında da Batı dünyasına öncü olmuştur. İslamiyeti yaymak amacıyla başlatılan fetihler müslümanları doğuda ve batıda değişik kültür vbe medeniyetlerle karşı karşıya getirdi. Zamanla bu medeniyetlerden etkilenen müslümanlar , kendi inanç ve görüşlerini de katarak islam kültür ve medeniyetini maydana getirdiler Emevilerle başlayan ve Abbasiler döneminde hız kazanan tercüme faaliyetleriyle eski Yunan ve Helenistik dönem eserleri Arapça`ya çevrildi. İslam bilginleri bunlardan yararlanırken , aynı zamanda kendi yorumlarını da katarak, yeni eserler ortaya koydular. Bağdat , Kahire , Şam, Kurtuba , bilim kültür merkezleri durumuna geldi.**__! İslam medeniyeti bütün müslümanları ortaklaşa oluşturdukları bir medeniyettir. Geniş ölçüde Bizans ve Sasanilerden etkilenmiştir. _SONUÇ_ İslam Tarihi ile islam islamiyetin nasıl olduğunu , hangi savaşların ve nasıl olduğunu, neler yaşandığını ve birçok fetihlerin yapıldığını öğrendik. Ben şu ana kadar mensup olduğum İslam Dini`nin geçmişini nasıl doğduğunu kulaktan dolma bilgilerle biliyordum. Okul derslerinde öğrenmiş olduğum bilgiler ve çeşitli kaynaklardan araştırmış olduğum İslam Tarihi`ni çok iyi öğrenmiş oldum. İslam Dini doğduktan sonra İslam Medeniyeti kuruldu. İslam medeniyetinin ilk kurucusu olan Araplar , İslamiyet öncesi dönemde önemli bir medeniyete sahip değildiler. Arağlar islamiyetin verdiği inanç ve heyecanla bir millet haline gelmişlerdir. İslam Medeniyeti Türklerin islamiyeti kabul etmelerinden sonra özelliklede Selçuklular ve Osmanlı Devleti döneminde büyük gelişme gösterdi ve geniş alanlara yayıldı. 5. Ünite İslam Medeniyetinin Doğuşu 10,180 okunma İçindekiler1 İslamiyet Öncesi Dünyanın Genel Arap Yarımadası Siyasi Durum İslamiyet Öncesi Dünyanın Genel Durumu Arap Yarımadası Siyasi Durum ARABİSTAN Asya’nın güney batısında bulunan büyük bir yarımadadır . Üç yanı dağlarla çevrili, iç kısmı çöllerle kaplıdır . İklimi sıcak ve kuraktır . İslamiyet Öncesi Kuzey Arabistan’da Kurulan Devletler; *Nebatlılar *Tedmürlüler *Gassaniler İslamiyet Öncesi Güney Arabistan’da Kurulan Devletler; *Main *Seba *Himyeri İslamiyet Öncesi Hicaz Mekke – Medine Bölgesi Siyasi birliği mevcut olmayan Arabistan’da kabile yaşantısı hakimdir . Mekke İslam öncesi Kabe= Beyt’ ullah Allah’ın evi mukaddes sayılırdı . Arabistan’ın en mühim yerleşim ve ticaret merkezi Mekke’dir. Mekke’de ” Dar’ ün Nedve ” olarak bilinen bir danışma heyeti idaresi konusunda hükümler alırdı. Egemen kabile Kureyş idi . Kabe’nin durumundan Kureyş sorumlu idi . Medine Halkı genellikle Yahudi ve Hıristiyanlardan oluşurdu . Tarıma elverişliydi . Hıristiyan – Yahudi rekabeti ve çatışması vardı . Tavsiye Konular Emeviler Döneminin Özellikleri Emeviler döneminin özelliklerini maddeler halide özetlediğimiz yazımızda halifeliğin saltanata dönüşmesi, soy dayanışması dış iç politikaları hakkında bilgi bulunmaktadır.

islamiyetin doğuşu sırasında arap yarımadasının genel durumu